Yıllardır bizleri, PKK silah bırakacak, bırakıyor söylemleri ile avutanlar var oldukça; bizde böyle bir başlık attık çok mu?
Yıllar önce idi.
Rahmetli N. Fazıl Kısakürek, Agâh Oktay Güner ile Zafer’de Mimarlar Odası yanındaki sinemada ÜLKÜCÜ gençlere konferans vermekteydi.
Kısakürek, Erbakan ve Milli Görüş’ten ayrılarak yeniden Ülkücülere ve MHP’ye dönmüştü.
“Neden gittiniz ve neden geri döndünüz?” sorularına: Gerekçesi müthişti. “Ben daha imanlı ve daha vatansever bir yer arıyordum. Onun için de sondaj yapmaktaydım. Güzel bir cevher, gravitesi yüksek petrol bulmaktı amacım. Ben böyle bir şey beklerken yaptığım sondajdan, bulaşık suları geldi. Onun için daha mert ve daha vatansever ülkücü gençliğe tekraren katıldım.” Demişti
Bugün Türkiye’yi yönetenler, acaba rahmetli Kısakürek’in tarif ettikleri miydi?
Hükümet, enerjisini ülkenin kalkınması, modernleşmesi, daha da demokratikleşmesi için harcayacağı yerde, ne olduğu ve ne olacağı bu aziz ve necip milletten saklanan bir “BARIŞ SÜRECİ” uğruna harcayıp tüketmektedir.
2023 Türk yılına, Lider Türkiye oluşturma hedeflerine böylemi ulaşacağız?
PKK ile masaya oturmaya mahkûm olmuş, PKK’dan şartlı-şurtlu emirler alan bir Devlet, ideallerinde ne kadar başarılı olabilecektir?
Böyle teslimiyetçi bir anlayış ve yaklaşımla; lider ülke olunabilir mi? Hükümet, “Yanlış yapmaktasınız. Yapılanlar bu ülkenin çıkarlarına uygun değildir.” Diyebilen her kesimden herkesi susturmakla ve sesini çıkartmamakla meşguldür.
Bunun adına da ileri demokrasi denmektedir.
Sevsinler sizin ileri demokrasinizi.
Hani PKK, KCK, İmralı, Kandil ve HDP ile anlaşmıştınız ve PKK silah bırakacaktı? Silahlı unsurları yurt dışına çıkacaktı; Barış Sürecinizin şartı buydu. Bu şart, kırmızı çizgilerinizdi?
S. Erdoğan, “PKK silah mı bıraktı, silahlı unsurları yurdu terk mi ettiler?” yakınmasında ve kendince PKK, KCK, İmralı, Kandil ile HDP’yi sözlerini tutmamakla suçlamaktadır.
S. Davutoğlu, “Kamu güvenliği öncelikli şartımızdır. PKK silahlar bıraktı mı?” diye sızlanmakta. Açılımın yürüteci Akdoğan, “Biz samimiyet testi yapıyoruz” demekle meşgul.
Hükümet bu travmaları yaşarken. Hükümetin ve bizzat S. Erdoğan tarafından oluşturulan “HAVUZ MEDYASI” ile “SUSTURULMUŞ MEDYA” ne yazıp-çizmekle, kanallarında neyi anlatmakla meşguller?
Özetle ve kısaca anlatmam gerekirse, ortak yayınları ve yazdıkları:
2012 yılında: PKK silah bırakıyor.
2013 yılında: PKK gerçekten silah bırakıyor.
2014 yılında: PKK bu sefer kesin silahı bırakıyor.
2015 içinde bulunduğumuz yıl: “Ölümü gör ki PKK bu yıl silahı, kesin bırakıyor diye yazmaya ve konuşmaya başladılar. YEDİNİZ Mİ? YERSENİZ!
Müslüman basın böyle yazarsa biz Kemalistlere ve İslam’dan mürekkep yalamamışlara düşen de bunlara inanmaktır değil mi? Müslüman yalan söyler mi? Müslüman insan Allah’ın adını anarak diğer insanları kandırır ve aldatır mı?
Müslüman Medya da yazılanlarla söylenenler doğru ise; PKK’nın bırakılan silahları nerelerde korunacak?
Onun için Hükümet, Nisan ve Mayıs ayında toplanacak silahlar için; Diyarbakır’da, Hakkâri’de, İstanbul’da acilen rutubetsiz ve korunaklı depolar aramaktadır.
Ben söyleyenlerin ve yazanların yalancısıyım.
Yaşım yetmiş ama hiç bu kadar safını da görmedim.
Esen kalınız
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı