Basın, “Basın ahlak ve ilkelerine” uymakla zorunludur. Basın, eğer işi kan davasına dökerse, muhatabı olanların işi zordur. Basın, taraflı ve asparagas haberler yaparsa, ülkede işler karışır. Allah’ın rızası bir tarafa itilir ve karalama kampanyaları yapılırsa, sonuç felakettir.
Bu tür yayınlara tenezzül edenlerin, bırakın ahlakını, inancını insanlığından bile şüphe edilir. Bu kutsal ve son din olan İslam; iftirayı ve karalamayı büyük suç( Günah-ı Kebir) olarak sayar ve der ki, “Söylediğiniz şey kişide varsa dedi-kodu, eğer yoksa iftiradır.”
Buyurun bakalım.
Şöyle bir sekiz-on yıl geriye gidelim.
ABD ve AB, Türkiye’nin parçalanabilmesi ve bağımsız bir Kürdistan’ın kurulabilmesi için; TSK’nın, tasfiye ve pasifize edilmesi gerektiğini söyler. Kendilerini bir türlü TÜRK kabul edemeyen “Ben şuyum, karım bu, çocuklarım ne oluyor?” diyen zevat ile “Türklükten nefret ediyorum. Türk diye bir ırk yoktur “diyen bürokrat ve akademisyenlerin yönetimindeki Türkiye de; TSK’nın tasfiyesine soyundular.
Ergenekon-Balyoz, Ayışığı-Sarıkız gibi uydurma iddianameler ve Taraf’a bırakılan sahte belgeler, Ümraniye’de bulunan pimleri çıkarılmış seksen bir ile bile yetmeyecek el bombaları dayanak yapılarak, Kanada’ya kaçan sözde haham Tuncay Güney’in uydurma itirafları baz alınıp; sahte ve gizli sanık ucubeleriyle muratlarına erdiler. TSK sindirildi.
Bu sindirme işinde; cemaatin elinde bulunan güdümlü, STV ve ZAMAN gazetelerinin yayınlarını ve yazılarını nasıl unutabiliriz. Kaşarlanmış eski tüfek solcuları, STV’lere, Mehtap Tv’lere çıkararak TSK aleyhinde akıl almaz yalan-yanlış yıllarca karalama, küçük düşürme programları yaptırmadılar mı? Zaman’da TSK’nın ve değerli Türk paşalarının aleyhlerinde yazı yazdırıp, uydurma belgeler, fotoğraflar yayınlamadılar mı?
Değerli paşaların, ölünceye kadar içerde kalacak şekilde ceza almalarında payları ve katkıları olmadı mı? TSK’nın gelecekte komuta kademesinde ülkemizi başarı ile temsil edecek genç subaylarımızın, geleceklerini ellerinden alıp hayatlarını karartmadılar mı?
Şimdi içleri rahat olup, kahkaha ile güleceklerdi öyle mi? Dünyanın tek “Peygamber ocağı” denilen, cumhuriyeti kuran bu kutsal kurumu iftiralarınla bitirmek yanınıza kâr mı kalacaktı?
Cemaatın ve onun okyanus ötesindeki liderinin bir hesabı olacaktı da; ALLAH’ın bir hesabı olmayacak mıydı?
Bütün Müslümanlar, azıcık İslami bilgisi olanlar şunu iyi bilir ki, “AH KIYAMETE KALMAZ.” Bir şeyi daha iyi bilirler ki, “Boynuzsuz koç, boynuzlu koçtan ah’ını alır.”
Firavuna bir sineği musallat eden kimdi?
Şimdi kalkmışlar, kendileri en büyük şamarı yemekteymişler. Ya sizin attığınız karalama, iftira şamarlarınız ne olacak? Vatanı “İki kadın göğsüne satarım” diyecek kadar edepsiz, hayâsız Eski tüfek solcuları televizyonlarınızda dolaştırarak, Peygamber ocağı olarak bilinen TSK’nın şanlı generallerine nasıl da iftira attırıp, karalama kampanyaları yaptırıyordunuz?
Sonra Allah, Rum: 32- Enam: 159’da” Dini fırkalara bölenlerin işi benimle. Onlarla ben uğraşacağım.” Demiyor mu? “Ilımlı İslam- Dinler arası diyalog” saçmalığı nedir Allah aşkına? Yok hükmündeki dinlerle son din İslam’ı nasıl diyaloga soktunuz? Bu muazzez ve birlik dini olan İslam’ı, siz hangi hak ve sıfatla cemaat adı altında farklılaştırıyorsunuz? Allah (cc) bunları görmüyor, bilmiyor mu? Ülkeye, TSK’ya, Dine verdiğiniz zararın farkında değil misiniz?
Elbette herkes, inandıkları ve amelleri ölçüsünde değerlidirler. Elbette rüzgâr ekenler, fırtına biçeceklerdir. Neydi o seks kasetlerini millete servis etmeler! İslam, “Müslüman’ın ayıbını örtmede gece gibi olun!”demiyor muydu? Siz bunları okumamış mıydınız, yoksa daha oralara gelememiş miydiniz?
Evet, “Testiler çarpışıyor. İnşallah birisi kırılacak diğeri de çatlayacak” Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Hükümet, 2004’de ki MGK’unda alınan “Fetullah Gülen’i bitirme eylem planı için” de; “Biz onu uygulamadık, yok hükmündedir.” Savunmasında.. Neden bir ŞERH koyamadınız? Oysa sizin ŞERHLERİNİZ meşhurdu. Ergenekon, Balyoz girişimleri de diyelim ki KONUŞULMUŞ. Uygulanmış mı? HAYIR. Öyleyse neden “Yok hükmünde” saymadınız?
Evet! Stv ve Zaman, gelinen noktadan memnun musunuz? Ben şahsen memnunum. Sonuç hiç olsa da; Zaman, Stv ile Mehtap Tv’nin iftiralarını bu millet görmüş oldu.
M. Baransu, “Daha valizi açmadım. Bu, klasörde olanlar” demekte. Demek ki valiz, iftira, şantaj, kaset, pislik dolu.. Müslüman’ın bunlarla ne işi olabilir Allah aşkına?
Ey aziz ve necip Türk milleti! Tiyatroyu gördünüz mü? Hani bir söz vardır, “Benim anam senin ananı GENELEVDE görmüş” diye. Bir Atasözümüz, “Arkadaşını söyle kim olduğunu söyleyeyim. “ demekte.
Türkiye’nin bağırsakları temizlenecek, safraları atılacak. Bunu tez zamanda göreceğiz İnşallah!
Esen kalınız.
NOT: Maksadımız asla ve asla olanlardan zevk aldığımız anlamında değildir. Ülkemin ve yüce Dinimin getirildiği ve içine düşürüldüğü zavallı duruma isyanımızdandır.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı