Nazım Peker
Nazım Peker

Sofralarımızdaki Gıda Bombaları

İnsanlardan Allah korkusu iyice kalktı. Diyanet İşleri eski başkanı Sayın Bardakoğlu’nun, “Dindarlık değil göstermelik ibadet artı” ifadesinde manasını bulan Allah’tan uzaklaşma, her türlü kötülüğünde kapısını açtı.
 
Tıp Doktorları, Kanser uzmanları bas bas bağırıyorlar, “Önlem alın, gerekli yasal düzenlemeleri yapın; kanser vakalarında, tüp bebek oranlarında, sezaryen doğumlarda patlama yaşanıyor.”
 
Duyan yok. Devlet sanki bu olaylara sağır!
 
Varsa yoksa, “28 Şubat, Balyoz, Ergenekon, Ay ışığı, Kılıçdaroğlu, Bahçeli, Eski CHP, Sivil Anayasa”
 
Ülke elden gidiyor, sağlık sistemi ve insanımızın sağlığı bozuluyor, sağlık giderlerinde patlama yaşanıyor. Amma ne hikmetse, “GIDA TERÖRİSTLERİ” ile ne uğraşan var ne de ilgilenen.
 
Yüzde doksan sekizi Müslüman olan bir ülkedeki gıda rezilliğine, üretim kepazeliğine bakar mısınız?
 
Dünyada tek bozulmayan ve raf ömrü sınırlı olmayan BAL’ın sahtesini yaptık. Yüzde yüz dana eti dediklerimizin içini, tavuk, at, eşek ve domuz etleriyle ya doldurduk ya da takviye ettik.
 
Sütümüz bozulmuş, içinde siyanür ve melamin olduğu söylenmekte. Bu geleceğimiz olan bebeklerimizin sağlığına, beynine, midesine, dolaşımına, zekâsına sabotaj değil de nedir?
 
İnsanımızın severek yediği, Türkün damak zevki olan, salatalık, üzüm, domates, kırmızıbiber, çarliston biberimizde; kimyasal artıkları, zehirler, siyanürler bulunmuş. Söyler misiniz Allah aşkına nedir bu olanlar? Türkiye bir aşiret devleti mi, bu milleti neden kadercilikle hadım etmektesiniz?
 
Cennet yurdumuzun o güzelim zeytinleri ha keza. Kimi demir oksitle karartılmış, kimisi insan sağlığına zararlı kimyasallarla…
 
Ekmeğimiz öylesine… Beyazlatıcılarla, içindeki çeşitli katkı maddeleriyle, insana faydadan çıkarmış zararlı hale getirmişiz el birliğiyle…
 
Kimdir bunları yapanlar?
 
Kimdir sağlığımızla, o güzelim ürünlerimizle, meyve ve sebzelerimizle acımasızca oynayan; sahtekârlar, gıda teröristleri…
 
Tarım Bakanlığı, iş işten geçtikten, mızrak çuvala sığmaz olduktan sonra gıda kontrollerine başlamış.
 
Günaydın diyeceğim ama dilim varmıyor. Bizim oralarda çok güzel bir söz vardır; “GEÇTİ BOR’UN PAZARI SÜR EŞEĞİN NİĞDE’YE”
 
Bu millete bu kadar kötülük kimin hakkı ve kimin haddi?
 
Bu kötülüğe rıza gösterenler, bu canım halkı zehirleyenleri, ona hak etmediği şeyleri yedirip içirenleri şimdiye kadar neden görmezden geldiler?
 
Zeytinyağımızı bozarlarken, tavuk dönerimizi bozarlarken, salam ve sucuğumuza etten gayrı maddeleri dolduranların dolayısıyla bu milleti dolandıranların yaptıkları yanlarına kâr mı kalacak? Bu sayede köşe olanlar, köşeyi dönenlerin kazançlarına, ticaretlerine, fabrikalarına, tesislerine el konmayacak mı?
 
Yapanın yaptığı yanına kâr mı kalacak?
 
Boş verin siz yeni sivil Anayasayı, Ergenekon’u, 28 Şubatı da bu tür elzem olan, acil olan işlerin düzeltilmesi için emek harcayın, efor sarf edin?
 
Ya değilse milletin dilinin, eğitiminin, sosyal düzeninin yanında bir de sağlığı bozulmakta.
 
Yok mudur Allah rızası için bu konulara eğilen ve çare arayan bir babayiğit?
 
Esen kalınız.   

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!