Nazım Peker
Nazım Peker

Sivas’ın Ötesi Neresi Oluyor?

S. Başbakan, Yalova’da yine inciler (!) diziyordu.
 
Muhalefete çatıyordu.
 
Medyaya çatıyordu.
 
Paralel yapıya çatıyordu.
 
Polise, savcıya, yargıya çatıyordu.
 
Yazara, çizere, sanatçıya doğru söyleyene, “hırsız var!” diyene çatıyordu.
 
Pensilvanya’ya çatıyordu.
 
Başbakan’ın en iyi bildiği ikinci “ŞEY” çatmak galiba?
 
S. Başbakan, her ne hikmetse henüz İKTİDAR olamadı. Hep MUHALEFET ağzıyla konuşmakta!
 
Yalova nutkunun bir yerinde, “Bunlar öyle beceriksiz ve korkaklar ki; ben 67 ili gezdim. Onlar SİVAS’ın ötesine geçemediler/geçemezler” diye yüz kızartıcı bir gerçekten de bilmeyerek bahsetmiş oldu.
 
Sivas neresi?
 
Sivas’ın ötesi neresi oluyor?
 
Sivas’ın ötesine neden geçilemiyor?
 
2002’den önce hükümet dahil muhalefet ve vatandaşlar Sivas’ın da ötesine geçiyorlardı.
 
Bugün geçilemiyorsa, neden geçilemiyor?
 
Ülkenin bu kesimi neden geçilemez hale getirildi?
 
12 yıldır İKTİDARDA kim var?
 
Eğer bu, bir ayıpsa (Ki büyük ayıptır) bu ayıp kime aittir?
 
Hani BARIŞ süreci sağlıklı işliyordu? Sağlıklı barış sürecinde ülke insanının bir kısmı, ülkenin diğer bir kısmına gidemiyorsa bu nasıl bir BARIŞ sürecidir?
 
Kazanan kim, kaybeden kim oluyor?
 
Madem barış süreci sağlıklı işliyor, madem anaların gözyaşı akmıyor. Öyleyse PKK neden vatan evlatlarını DAĞA terörist yapmak için kaçırıyor?
 
Evladı kaçırılan İzmirli, Diyarbakırlı, Adıyamanlı, Mardinli, İstanbullu ana-babalar,
Evlatlarımızı istiyoruz! Yavrularımızı neden kaçırıyorsunuz?” diye feryat etmekteler?
 
Madem barış süreci sağ-salim işliyor da, “Karakol yapımına karşıyız” diye neden terör estirilmekte, polisler taşlanmakta?
 
Bu işlerde bir hinlik, bir ihanet kokusu yok mu?
 
Birileri, Türkiye Cumhuriyetini alt etmek için; “Barış süreci” aldatmacası adı altında: İHANETE giden yolda emin adımlarla yürümüyor olmasın?
 
S. Başbakan yarın; Bor’un pazarı geçince Paralel Yapı örneği; “Biz kandırıldık, safmışız” saflığına yatmasın?
 
Sahi Sivas’ın ötesi, bu vatanın toprağı değil mi?
 

***

 
Adam rüşvet vermekten, bakan oğullarını yemlemekten sakıncalı piyade olmuş. Bu haline üzülüp, yataklara düşeceği yerde, pişkince; “Ülkenizin cari açığının yüzde on beşini ben kapatıyorum” demesin mi?
 
Bu zırvalığa karşı ayıplı yöneticilerimizin hiç birinden tık çıkmadı. Galiba kış uykusundan henüz uyanamadılar.
 
Adam ülkenin cari açığının doğru ise % 15’ni kapatmış. Doğru ki; ilgililerden, “Sen kim oluyorsun? Nasıl kapattın şu cari açığı?” diye bir soru soran da piyasada görülmüyor.
 
Acem uşağı, vergi listelerinde son üç yıl, “Kira Gelirlerinden” olmak üzere 30 bin ile 45 bin lira arası vergi vermiş ki, vergi verme sıralamasında hatunundan bile çok gerilerde. Karı koca arasına girmeyelim de. Acem uşağı 2013’de ticari olmak üzere 133 bin lira civarında hatunu ise; 878 bin TL civarında vergi vermişler. Yoksa Acem uşağı vergileri elden rüşvet olarak mı ödemiş????
 
Bu zat, verdiği buncacık vergiyle; Türkiye’nin CARİ açığının % 15’ni nasıl kapatmış?
 
Bilen ve aklı eren var mı?
 
Esen kalınız.   
 
NOT: Bin Ali Yıldırım, Onca güvenlik ağına ve korumasına rağmen Ağrı’da gezemedi. Markete sığındı. Bu ayıp; AKP’ye de ülkeyi bu hale getiren ve bununla övünen S. Başbakan’a da yeter de artar bile. Ne oldu? “Ayarını bozduğun kantar senide tartmaya başladı.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!