Türkiye’deki terör ve bombalama olaylarından sanırım hemşehrim S. A. Davutoğlu’da memnun değildir. Bu ülkenin Başbakanı olarak o da rahatsızdır.
Rahatsız olması da gerekir.
Ülkenin kaderi ve geleceği bir anlamda onun elinde, onun iradesinde ve onun idaresinde sayılır.
Çünkü yürütmenin başı, S. Davutoğlu hemşehrimdir.
S. Erdoğan, Başbakanlığı döneminde marifetmiş gibi ikide bir muhalefet liderlerini “Bunlar Sivas’ın ötesine gidemezler.” Diye aklınca suçladı durdu.
Eğer bir ülkede, o ülkenin bir ferdi ülkesinin bir köşesine gidemiyorsa ve bu da bir ayıpsa; bu ayıp; gidemeyene değil. O bölgeyi gidilemez yapanlara ve yaptıranlara aittir.
Şimdi geldiğimiz nokta: Ülke, gidilebilen ve gidilemeyen diye iki bölümlü mü oldu?
Bıraktık Sivas’ın ötesini, Cizre’yi, Hakkari’yi Şırnak’ı, Diyarbakır’ı. İstanbul ve Ankara’da insanlar tedirgin. İstanbul, Ankara’da bombalar patlatılıyor, otobüsler kundaklanıyor AVM’ler korkulu mekânlara dönüştü.
Acaba, Hükümetin hangi yetkilisi korumasız ve koruma ordusuz; İstanbul ve Ankara sokaklarında sade vatandaş gibi dolaşabiliyor?
Bu ülke on yıl öncesi böyle miydi?
On yıl öncesi, Sivas’ın ötesi gidilemez bir bölge miydi?
S. Erdoğan ve ekibi, ülkenin bir bölümünü gidilemez yaptılar.
Şimdi buna; İstanbul ve Ankara’da güveni olmayan şehirler olarak katılmak üzeredeler.
Bu bir başarı mıdır?
Eğer bu bir başarı ise başarısızlık nedir?
İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlere gidecek olanlar, endişeli ve korkarak bu kentlere seyahat etmekteler. İşleri biter bitmez de memleketlerine çarçabuk dönmekteler.
Neden?
Bu ülke bu kadar mı sahipsiz?
Vatandaş soruyor; devlet nerede, hükümet nerede?
Hemşehrim Davutoğlu ve S. Erdoğan, bütün bu olumsuzlukları nedense görmezden gelip, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli üzerine oynamaktalar, bunların üzerinden siyaset yapmaktalar.
Ülken in öncelikli sorunu; Kılıçdaroğlu mu, Bahçeli mi?
Yoksa ülkenin öncelikli sorunu; asayiş ve giderek tırmanan terör olayları, işsizlik, pahalılık ve önlenemeyen yolsuzluk-hırsızlık söylentileri ve iddiaları mı?
Ne olursa olsun; Cizre’de son günlerde art arda ölümler yaşanmakta, ocaklar sönmekte, anaların gözyaşı akmakta, bebeler yetim kalmakta.
İstanbul, Ankara terör ve bomba paniği yaşamakta!
AVM’ler, toplu yaşam alanları diken üstünde.
Bunlara bir sözünüz olmayacak mı?
Tamer Karadağlı, “Biz artık S. Erdoğan’dan korkuyoruz!” demekte. Bu bir endişe, bu bir kaygı, bu bir sıkıntı değil mi?
Ülkenin vatandaşı, ülkenin idarecisinden neden korkar, neden böyle bir endişe taşır? Sanatçılar neden idarecilerden korksunlar?
Hemşehrim Davutoğlu’nun işi çok zor.
S. Erdoğan bütün bu sıkıntılardan sıyırmış vaziyette. Eğer asayiş ve AKP başarısız olursa (ki gidişat öyle) mazeret hazır. “Başbakan benimle gereken diyalogu ve irtibatı gerektiği gibi yapmadı.” S. Erdoğan’ın son toplantısından böyle bir ses çıkmış. 18.01.2015 TV Haber bültenleri.
Gelinen nokta içler acısı; Güneydoğu elden çıktı mı? PKK Nevruz’da bir kalkışma başlatacak deniliyor. Eğer bunlar asparagas değilse; bu hengamede nelerin olacağını kimseler kestiremez.
Onun için, derhal Sivas’ın ötesini gidilir güvenli bölge yapmalıyız, İstanbul, Ankara, Cizre’de de devleti ve devletin güvenlik güçlerini etkin ve caydırıcı güç olarak göstermeliyiz.
Açılım süreci, bu devlete ne getirdi ne götürmekte? Bunun irdelenmesi artık şart.
Devrilen otobüste, sürücünün de ölmeyeceğinin garantisi var mı?
Esen kalınız.
NOT: Bu ülkeyi seven biri olarak endişeliyim. S. Davutoğlu hemşehrimden bu endişelerimi giderecek eylem ve icraatlar bekliyorum. Başka Türkiye var mı?
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı