Bizim oğlanın kayınpederi Hacı, “Allah’ın izniyle Şam’da öğle namazını kılacağız!” demekte.(Mayısta Filistin’e Gazzeye gidecekti, gidemedi ya!)
Kime güveniyorsa, kime inanıyorsa!
Sana ne Şam’daki öğle namazından.
Saddam’a da, “Haydi koçum yürü Kuveyt’e kim tutar seni!” demişlerdi.
Saddam’ın mezarı nerede?
Müslüman olan Müslüman, bir başka Müslüman ülkenin iç işlerine karışması için; BM’leri, NATO’yu davet ve teşvik eder mi?
Kimleri öldürecekler, kimlere bomba atacaklar, kimlerin ırzına geçecekler?
Irak’a kimler neden gelmişlerdi?
“Saddam’ın şu kadar kimyasal silahı var” diyerek geldiler, Bağdat’ı talan ettiler, milyonlarca Müslüman kadının ırzına geçtiler.
Sonra, “Pardon yokmuş” demediler mi?
Oysa, “Saddam’ın elinde şu kadar kimyasal silah var” diyenler; Nagazaki ve Hiroşima’ya kimysal bomba atanlar değil miydi?
Bizim hacı hâlâ, Şam’da öğle namazı kılma derdinde.
Oysa, büyük şeytan ABD’de, İngiliz bıçaklı İngiltere’de ÇARK etmiş vaziyetteler.
F
ransa, esti-gürledi. Şimdi dansözlüğe özendi KIVIRIYOR.
NATO ve BM, ipe un sermekle meşguller.
Kim kaldı geriye.
Kadim dost, vizyoner ve stratejik ortak, büyük şeytan ABD’de Obama. O’da yetkiler elinde olmasına rağmen topu, SENATOYA attı.
Bizim hacı, bu vaziyete çok üzüldü. Ama insanlık suçundan dem vurmakta!
İnsanlık adına bizden İCRA yoluyla aldığı vergilerle onca MÜLTECİYİ beslemekte! Suriyeli bir kız, bir Türk’le evlenirse 25 bin TL, dul bir Suriyeli bir Türk’le evlenirse 35 bin TL evlenme yardımı almakta. Ayrıca aile başı 800 TL aylıklar da cabası.
Biz dünyanın en pahalı benzin ve mazotunu kullanmaktayız; İNSANİYETLİK adına.
Sonuç; içte işi yalan ile götürürken dışta, çuvallamakta ve yalnızlığın karanlığına itilmekteyiz.
Yaşasın onurlu yalnızlığımız!
Geriye kim kalıyor?
Suriye’ye kimle vuracağız?
Paşalar içerde ordunun sevk ve idaresi normal değil. Dışarıdaki paşaların da YURT DIŞINA çıkma yasağı var.
Elde kala kala; Ak ve Dindar gençlik kalmakta. Onlar, şehâdetin; değer ve kıymetini de (!) iyi bilmekteler.
Rabia işaretini, gururla arabalarının-dükkânlarının çamına iliştiren yumuşak kalpli babayiğitlerimizi de ekleyiniz savaşacaklar listesine.
Değerli büyüklerimizin değerli iş adamı balalarını da unutmayalım. Şehâdet onurundan mahrum kalmasın balalar.
Medyamızın bıçkın ve sesi gür, bir eli balda bir eli yağda, yağdanlık yazar, çizer ve yorumcu taifesini de unutmayalım.
Ayrıca, Kızılay’a rakip kurulan YARDIM kuruluşlarının şanlı yardımseverlerini de bu mücahit alayına ekleyelim.
Galiba ordu tamamlandı. Başkomutan dünden hazır!
Öyleyse ne duruyoruz; istikamet Suriye.. Marş marş!!!
Ha… Orantısız güç kullanan polisleri ve onlara emir veren amirlerini de unutmamak lazım. Ne de olsa kimyasallardan iyi anlarlar. Türk insanının üzerinde kullana kullana deneyim sahibi oldular.
Öğle namazı için, imam ve müezzin mi lazım. O kolay:
Diyanet ve Rabiacı imamlarımız hazırlar.
Ne diyelim.. Gazanız mübarek olsun ey Suriye fatihleri.
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı