Yukarıdaki başlık ne yazık ki sözde bazı aydınlara (!) aittir.
Eskinin silme solcuları, ülkenin kurtuluşunu ve kalkınmasını şu ya da bu ideolojide gören bu sözde aydınlar, yine ahkâm kesmeye yeltenmekteler.
Sizi kim dinler, sizleri kim ipler!
Eskiye rağbet olsa, “Bit Pazarına nur yağar!”
Bu emmiler, nasıl olduysa Ramazan’ı da hatırladılar. Ramazanın mübarekliğine ve kutsallığına da inanmış görünüyorlar. Günaydın ağalar günaydın! Atı alan çoktan Üsküdar’ı geçti. Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye.
PKK’yı bir şekilde destekleyip, onları ve eylemlerini masum göstererek tepemize çıkartan da onlar değil miydi? “Boğaz Köprüsü’ne hayır! Zap Suyu’na köprü!” diye yırtınanlar da onlar değil miydiler?
Şimdi kalkmışlar güya Pkk’ya akıl veriyorlar olmayan kıt akıllarınca.
Neymiş efendim, Pkk ateş kesmeliymiş. Niçin? Ramazan ayının hürmetine.. Peh peh!
“Olur” dediler. “Hay hay! Başımız gözümüz üstüne buyruğunuz!”selâmı çaktılar.
Efendiler bu ne demek bilir misiniz? Nerden bileceksiniz. Sizin aklınız oralara sarar mı? Siz bir kadın göğsüne bu ülkeyi pazarlayacak kadar adi ve düşüksünüz. Bu ülkenin dinine, kültürüne yabancısınız. Bu sözde ricanız, Pkk’ya önem verdiğinizi, onu alt edemediğiniz ve ondan tırstığınızın resmidir.
Devlet tırsmaz, korkmaz. Devlet devlettir. Vurur yumruğunu bitirir işi. Dadaloğlu bile yıllar öncesinden, “Eşkıya dünyaya payidar olmaz!” demiyor mu? Siz ne zaman kavrayacaksınız bu gerçeği a benim sülünlerim, üveyiklerim!
Devlet, elindeki gücü ve kolluk kuvvetlerini gereği gibi kullanıp yönetebilse ne terör kalır ne de terör belası.
Ama devlet, bu işe biraz şaşı bakmakta. Sanki, “Tavşana kaç, tazıya tut!” taktiği uygulamakta. Böylesi politikayla yakalama olasılığı söz konusu olur mu?
Sayın Gül, şehit ailelerine iftar yemeği verdi. Orada bir konuşma yaptı. Yanan anaların yüreğine güya soğuk su serpti. “Sizler en değerli varlıklarınızı bu vatana verdiniz!” dedi. Garip Anadolu insanından başka bu ülkeye değerli varlığını veren var mı hiç? Kaç Cumhurbaşkanın, Başbakanın, Genel Kurmay Başkanının, bakanların, vekillerin, zenginlerin, bürokratların çocukları bu vatan için toprağa düştü?
Siz suyun başındasınız. Muktedir olunda şehitler gelmesin. Önemli olan bu değil mi?
PKK terörünü bitirmek için bazen gizli kapaklı, bazen de aleni görüşmeler yapılmakta. Bu terör eylemlerini ne L, Zana’yla, ne H. Kaplan’la, ne A. Türk ile görüşmeniz çözer. Ne de A. Öcalan’la görüşmeniz? Onların elinde ne var ki? Piyonlarla satranç kazanılmaz. Apo’ya oda hapsi verseniz iş bitecek mi? Bu zavallılar taşerondurlar. Eğer sorun, gerçekten bir Kürt sorunu olsa oturur görüşür ve çözersiniz. Ama sorun, dış mihrakların çıkar ve menfaat sorunudur.
Şunu unutmayın Filmler, figüranlarla çevrilmez. Tehlikeli sahneleri figüranlara tamamlattırılır. Esas aktörler; başrollerde olanlardır.
Onun için teşhis yanlış ki bir türlü tedavi olmuyor. Siz bu işi ABD, Rusya, İran, AB, İsrail ile görüşüp çözeceksiniz. Onun içinde tekeden sütü çıkaracak öngörülere ve vizyoner bakışlara gereksinim vardır. Kısır ve içe dönük, oy aldığınız kesimlerin gazını almaya yönelik politikalarla bu iş bitirilmez. Rahmetli N. Erbakan’ın deyimiyle, “Pansuman tedaviler” bu terörü kesmez ve bitirmez.
O, en değeli varlıklara da yazık olur. Bu vebalden elbette ben değil beni yönetenler sorumludur.
Müzakere yeni isteklere zemin hazırlar. Terörün taktiğiyle teröre vuracaksınız ki iş bitirile. Ya değilse yaptığınız iş, “Suya yazı yazmaktır” beyler!
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı