MHP tabanı, MHP’nin olduğu yerden hiç memnun değildi. Olduğu yerden hak ettiği yere gelmek için arayış içindeydi. MHP Genel merkezinin keyfi davranışları, seçilmişleri alarak yerine yenilerini ataması da bardağı taşıran son damlalar olmuştu.
MHP’nin “DEĞİŞİM” sürecine sadece MHP Genel merkezi değil AKP’nin ve Kaçaksaray’ında müdahil olduğu görüldü. Altı aydır bir türlü yapılamayan Tüzük değişikli Olağan Genel Kurulu mahkeme kararlarına rağmen engellenmekteydi.
Sayın Dr. Devlet Bahçeli ve ekibi 15 Mayıs’ı bile doğru okuyamayarak inatlarında ısrar ettiler. Engellemenin yanında dolaylı iftira ve karamalarına da devam ettiler. Oysa Sayın Bahçeli ve ekibi, bütün öngörülerinde tutarsızdılar. Öne sürdükleri her türlü engel hukuk yoluyla birer birer yıkıldı. Gün geldi 19 Haziran’a dayandı. Çağrı heyeti görevini yaptı ve Kongreyi topladı
Ankara yıkılıyor. 15 Mayıs’ın üç katı bir katılımdan bahsedilmekte. Ülkenin çilesine talip ülkücüler: Büyük Anadolu otelinin küçük salonuna girmeleri dahi mümkün olmayan ülkücü irade, “Bu iş uzadı. Türkiye kaybetmekte. Bu gidişata dur denmeli” diyerek Ankara’ya toplandılar.
Ülkücü-milliyetçi irade:
Duran değil yürüyen, hatta koşan bir MHP,
Susan değil konuşan, sessiz değil gür sesi olan bir MHP,
Başta R.T. Erdoğan ve diğer Genel Başkanların konuşmalarını değil, kendi Genel Başkanlarının konuşmalarını dinlemek isteyen bir MHP,
Olayların oluşundan sonra değil, olmadan konuşan, öngörüsü yüksek, gündem oluşturan, reaksiyon değil reaksiyon partisi olan bir MHP,
Parti içinde lider sultası değil, demokrasi işleyen bir MHP,
Sokaklara hâkim, canlı, ilke ve ideallerini iktidara taşıyan ve ülkeyi yöneten bir MHP istemekteydiler. Çıkış noktası ve hedefi bu olan bir MHP istemekteydiler.
Onun için Ülkücü irade, ramazan ve Ankara’nın sıcağına rağmen Ankara’dalar. Bunalan Türkiye’nin önünü açmak, saygın ve sözüne güvenilir bir Türkiye’yi yeniden dünya gündemine sokmak için Ankara’dalar.
Ülkücü irade, yok olan Tarımın, yozlaşan Milli Eğitimin, siyasallaşan hukukun, paralıya dönüşen sağlık sektörünün, can çekişen turizmin yeniden canlanması, işsizliğin önlenmesi, yalnızlaşan ve dünyadan soyutlanan dış politikanın yeniden hak ettiği yere taşınması, tavan yapan yolsuzluk ve rüşvetin önlenmesi için Ramazan’a ve Ankara’nın sıcağına rağmen Ankara’dalar.
Salon muhteşem. Türk bayraklarıyla, Atatürk, Alparslan Türkeş ve Dr. Devlet Bahçeli’nin fotoğraflarıyla süslü salon; değişime hazır! Ülkücü irade MHP’de bir şey değiştirecek bütün Türkiye ve diğer siyasi partilerde de hayırlı değişimler olacak. Bu irade, siyasi partilerde yapamayan, beceremeyen kadroların tabanın isteği ile değişebileceğinin de bir örneği olacaktır.
Bu kongre, hayırlara vesile olacak. Yıpranan, dağılan, küstürülen ülkücü iradenin yeniden heyecanlanması Türkiye’ye ve Türklük âlemine umut olmasının ülkenin de AKP’nin yanlış ve siyasal iç ve dış politikalarından kurtuluşuna ilk merdiven basamağı olacaktır.
Ne mutlu Türküm diyene! Hiç kimse unutmasın ki Türk milleti Allah’ın izniyle her zaman ayakta olacak ve dünya durdukça duracaktır.
Umuyorum ki, Sayın Dr. Devlet Bahçeli ve ekibi de bu inatlarından vaz geçerek Ülkücü İrade kervanına katılacaklardır.
Gözün aydın Türkiye!
Esen kalınız.
NOT: Yazımı saat: 11.25 de yazdım. Delegeler noter kontrolünden geçtikleri için oldukça ağır ve geç olarak salona girmekteydiler