Türkiye ne yazık ki son 10 yılda iyice yalnızlaştırıldı, Avrupa’dan neredeyse izole edildi. ABD ise bizi hiç galeye almamakta, Ortadoğu’da ve güney sınırlarımızda bildiğini okumakta! Biz ise sadece konuşuyoruz. Bu konuşmalar, iç siyasette cahiller tarafından alkışlanabilir. Oysa devlet, konuşmaz yapar ve yaptıkları konuşulur. Türkiye’ye yazık oluyor.
ABD ve Avrupa’dan gerekli desteği bulamayan hükümetimiz, yeni arayışların içine girdi. Yıllarca Filistin edebiyatı yapıp, Filistin’e ağıtlar yakan Türkiye; Filistin’e asker göndermez iken Qatar’a asker gönderdi.
Oysa Qatar, diğer körfez ve Arap ülkelerince ekonomik ambargoya dahil edilmiş ve dışlanmış iken. Türkiye böyle bir riski neden aldı? Neden Qatar’ın yanında oldu ABD’ye de rağmen. Oysa ABD, Qatar’dan alacağını almış: 20 milyar dolara yakın silah satışını imzalamış iken.
Biz Qatar ile ilgilenip, enerjimizi oraya yoğunlaştırmışken Kıbrıs elden gitmek üzere. Haberi olan var mı? Kıbrıs’tan Mehmetçik çekilmek üzere! Görüşmeler ne yazık ki bu eksende sürdürülmekte. Dedikoduları önlemek ve itirazları yok etmek adına çok küçük bir göstermelik birlik Kıbrıs’ta alıkonacak.
Bizde bir söz vardır: “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” diye. Sakın ha! Qatar’a halife olma hayali ile uğraşırken Kıbrıs’ı elden çıkarmayalım da. Kıbrıs Türkiye’nin Akdeniz’deki yüzmeyen tek “UÇAK GEMİSİDİR” unutulmaya!
BAHÇELİ MUHALEFET Mİ, HÜKÜMET SÖZCÜSÜ MÜ?
Pek çokları bu sözlere kızmakta! Bay Bahçeli, dediklerini unutarak, AKP ve Sn. Erdoğan’ın adeta sözcüsü durumuna gelmiş vaziyette.
Adalet için yürüyen Kılıçdaroğlu’na akla gelmedik hakarete varan sözler söylemekte. Bay Bahçeli, son altı aylık açıklamalarıyla, dünya da muhalefet olup da muhalefete muhalefet eden tek lider olarak siyaset tarihine adını yazdırmayı başarmıştır.
Parklarda, öğretmen evlerinde, kimi lokaller de konuştuğum pek çok ülkücü; “Keşke Bay Bahçeli’de Kılıçdaroğlu’nu eleştireceğine o da bütün illerden Ankara’ya adalet yürüyüşü başlatsaydı” temennilerini bildirmişlerdir.
Öyle görünüyor ki, son günlerde sıklaşan şehit haberleri, Bahçeli’ye inanıp “EVET” yönünde oy veren ülkücüleri üzmüş, kimselerin yüzüne bakamaz hale getirmiştir. Öyle ya! Bizzat EVETİ savunanlar ne demişlerdi: “16 Nisanda EVET çıkarsa, TERÖR bitecek, şehitler gelmeyecek”
Oysa gelinen nokta, TSK ve Polislerimizin canları pahasına gayretlerine rağmen Terör olaylarının arttığıdır. Bunun nedeni, samimiyetsiz sürdürülen ve PKK’ya toparlanma zemini sağlayan “Samimiyetsiz açılım süreci” olmuştur.
Bütün bunlar ortada iken Bay Bahçeli’nin Tayyip’ten fazla Tayyipçi, MHP’den fazla AKP’li görünüm vermesi ülkücüleri ve ülkücü camiayı fazlası ile üzmüştür. Düzce’de dikilen Rabia putuna karşı çıkan (Çünkü kendileri heykellere put diyorlardı) Düzce Ülkü Ocakları başkanını görevden almayı nasıl izah edeceksiniz, gerekçeniz nedir? Gencin suçu, bu puta hayır demesi mi?
Öyle görünüyor ki, Bay Bahçeli son açıklamalarıyla MHP’yi hızla uçuruma sürüklemektedir. Bazı arkadaşlar, lider, doktrin, teşkilat anlayışındalar da; lider, hangi doktrini hayata geçirmiş, hangi teşkilatın görüşüne saygı duymuştur?
Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler.
Esen kalınız.
NOT: Öyle görünüyor ki FETÖ davasında iş, Sn Erdoğan’a rağmen birilerince sulandırılmakta. Mantıksız ve tepkilere neden olan uygulamalar yapılmakta. Bu en çok Sn. Erdoğan’a ve onun bu konudaki gayretlerine zarar vermektedir.