Ben baştan itibaren cemaatlere dinde fırkalara temelden karşıyım, Kuran karşı olduğu için. Rum:32 ve Enam 192 ayetlere bakarsanız haklılığımı görürsünüz.
Devlet adamının, devletin polisinin, öğretmeninin, imamının, hâkim ve savcısının, cemaate girmesine, cemaat adamı olmasına cemaatın, emir ve taliamatları doğrultusunda görev yapmasına kökten karşıyım.
Eğer devletin memuru, cemaatçilik yapıyorsa, siyasi tercihlerini devlet işlerine yansıtıyorsa; bu gibileri operasyonla içeri almak değil. Hemen orada görevine son vermek gerektiğine de bütün kalbimle inanıyorum.
Bu izahlardan sonra konumuza gelelim.
AKP’nin kurucularından D. Mir Mehmet Fırat, “Cemaatçi hâkim ve savcılarla, polisleri o görevlere ve koltuklara biz atadık, biz yerleştirdik” demişti.
Gün geldi, keser döndü sap döndü; hükümet ve S. Erdoğan başta olmak üzere AKP ile F tipi cemaatin arası bozuldu. Kanlı-bıçaklı olup çıkıverdiler.
Bu operasyonlar, şanlı ve köklü, saygın Türkiye Cumhuriyeti devletinin içte ve dışta prestij kaybına, imaj zedelenmesine neden olmuş ve olmaya da devam etmektedir.
Geçtiğimiz günlerde, Ankara’da “Paralel Yapıya Operasyon” adı altında emniyet mensuplarına yönelik bir operasyonu gerçekleştirildi.
Bu operasyonlar haklı mıdır, haksız mıdır, onun kararını varsa eğer; adil yargı verecektir.
Bu operasyona uğrayanların bazı açıklamaları var ki, devletin, devlet geleneği ile asla bağdaşmayacak kadar akla ve mantığa aykırı, insanın kanını donduracak kadar da vahimdir.
Bunlardan İSTİHBARAT eski başkanı Ömer Altıparmak. 21.10.2014 günü bir basın açıklaması yaptı ki, duyduklarıma inanamadım ve hayretten neredeyse küçük dilimi yutacaktım.
Açıklama özetle: “… Ben Kastamonu emniyet müdürü iken beni bu göreve çağırdılar kabul etmedim. Bu teklif tam üç kez tekrarlandı. Sonunda devletimin menfaatlerini düşünerek, vatan sevgim ağır bastı ve kabul ettim. … Biz ne yaptıysak devletimizin yüce menfaatleri için yaptık. Bütün yaptıklarımız, Pkk ve Kck’ya karşı devletimizi korumaktı. Kaldı ki, bu yapılanların tamamı da o dönemin Başbakanı R. T. Erdoğan’ın da katıldığı müşterek toplantılarda ve bizzat da Başbakan’ın emir ve direktifleri ile yapılmıştır.”
Açıklama akla ve mantığa uymayacak şekilde devam ediyor.
“ Ne zaman ki bebek katili Öcalan ‘Bu operasyonları durdurun ve yapanları da yargılayın’ dedi. Bu operasyonlar o zaman başladı. -Paralel Yapı- iddiası işin savunma ve gerekçe noktasıdır.”
Vallahi bu iddialar, bir başka ülkede olsa, hükümet düşer ya da istifa eder.
Altıparmak devam ediyor:”…. Allah’a şükürler olsun ki, bizler AY YILDIZLI bayrağımızın yanına CAPUT astırmadık ve astırmayacağız da!
Hükümet, terör örgütü başı bebek, Kürt ve Türk katili APO’nun çizdiği YOL HARİTASINA göre hareket ediyor..”
Bu iddialar yenilir yutulur değildir. Altıparmak, bu açıklamasını teklemeden ve ıkınmadan seri bir şekilde yaptı.
Acaba hükümet ve S. Erdoğan bu iddialara ne diyecekler? Üzerine gidip gereğini yapabilecekler mi, yoksa duymazdan-görmezden mi gelecekler?
İddialara doğru ise, “Bu ülkeyi bebek katili APO’mu yönetiyor? “sorusu ve endişesi insanın aklına takılmıyor değil?
Durum vahim! İçte ve dışta ne yapacağını bilemeyen, düşmanına sarılacak kadar şaşkın, dümeni kırılmış bir gemi gibi yalpalayıp duran bir Türkiye ile onu yönetenlerin durumu var.
Dünya lideri ve usta sıfatlarını bu idare hak ediyor mu?
Esen kalınız.
Not: Hakkari’de kahpece şehit edilen askerlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine de sabrı celil diliyorum. Açılım uğruna ülkeyi bu hale getirenleri de Allah’a havale ediyorum