Sevgili okurlarım! S. Başbakan, zihinleri bulandırmaya, topu taca atmaya, mağdurları oynamaya devam ediyor.
En az on bir yıldır, beraber yürüdükleri ve yürüttükleri yürütme erkinde kol kola değiller miydi? Cemaatın her istediğini yerine getiren, “Ne istediler de vermedik?” diye şikâyetlenen bizzat Başbakan değil miydi?
S. Başbakan çok ince bir hesabın içinde. Yine inceden toplum mühendisliğine soyunmakta!
“Orduya kumpas kurdular, o kasetleri yapanlarda bizzat cemaatıin kendisidir.” Açıklamaları; vatandaşın, “Bak gördünüz mü? Bunlar her şeyi yapmışlar. Şimdi de hükümete ve Başbakan’a karşı kumpas kurmaya kalkmaktalar” algısını oluşturmaya yönelik bir gayrettir.
Şimdi soralım S. Başbakan’a; Dediklerinizin hepsini doğru sayalım. Peki, kutu kutu dolarlar neyin nesi? İhaleler de yapılan paylaşım yüzdelerini anlatan TAPELER dış güçlerin marifeti mi?
Bunlardan; Rüşvetten, yolsuzluktan, iş adamlarından haraç almaktan hiç bahsetmiyor S. Başbakan.
Neden acaba?
Fatih Saraç ve F. Altaylı’yla yaptığı ve “MHP’nin haberlerini kaldırın, MHP’nin 3 puanını BDP’ye kaydırın” tapelerini neden hiç almıyor?
Rüşvet var mı yok mu, yolsuzluk yapıldı mı yapılmadı mı, ihalelere fesat karıştırıldı mı karıştırılmadı mı, MHP ile ilgili Fatihlere gereken talimat ve yönlendirmeler yapıldı mı yapılmadı mı?
Bunlardan neden hiç bahsetmiyor?
Elbette adı, Cemaat mı, Hizmet hareketi mi her ne ise bunlara başından karşıyım. Önce İslam ruhbanlığı reddeder. Peygamberini bile sadece “TEBLİĞ” ile görevlendiren bir din, nasıl olurda böylesine bir rezalete izin verir. Zaten endişemiz de ŞIHLARIN, günün birinde ŞAHLIĞA özenmeleriydi.
Şimdi soralım S. Başbakan’a, T.C yasaları, paralel devlete izin veriyor mu?
Elbette hayır. Bizim yaslarımız; Devlete hiçbir şeyi ortak kabul etmez.
Böylesi bir hareket SUÇTUR.
Bu paralel yapı, 17 Aralık sabahı mı çıkıverdi ortaya?
Bu yapılanmanın bir evveli yok mu?
Bu yapılanmaya kim, neden ve niçin bugüne kadar göz yumdu, görmezden geldi?
Paralel yapılanmanın oluşmasını 17 Aralık’a kadar kim, neden görmedi.
Bunları da geçelim..
Şimdi bizzat S. Başbakan, “Paralel yapı var” diyorsa, “Çetenin lideri ABD’de oturuyor” diyorsa; ortada bir suç ve suçlu var olmuyor mu?
Devletin yasaları neden işletilmiyor? Suçun ve suçluların üzerine neden gidilmiyor?
Devlete karşı işlenen suçlara, gereken yasal yaptırımlar neden ve niçin yapılmıyor?
S. Başbakan, bu paralel yapı ile ilgili, hangi mahkemeye, hangi savcıya resmen T.C adına,“SUÇ” duyurusunda bulunmuştur?
TSK’nın şanlı Paşalarını,” Hükümeti yıkmaya yönelik örgüt kurmaktan, çete oluşturmaktan” yargılatıp içeri tıkmadınız mı?
Aynı hassasiyeti neden bu “Paralel Yapılanmaya” karşı göstermiyorsunuz?
Öyle anlaşılıyor ki, S. Başbakan ve hükümeti çok zorda. İktidarın, ellerinden kaymakta olduğunu görmüş olmalılar ki, böyle sanal bir çete oluşturup, Donkişot’un Yel Değirmenleriyle savaştığı gibi bir savaş mı yapmaktalar.
Bu yalancı pehlivan güreşi, rüşvet ve yolsuzlukları, seçim sonrasına dek halkın gözünden kaçırmak ve unutturmak için ayarlanmış bir sanal oyun mu?
Varsa çete; neden mahkemeye verip, haklarında dava açmıyorsunuz?
“Paralel Yapı Çetesi”var mı, yok mu?
Var demektesiniz değil mi? Çeteleri gizlemek, suça ve suçluya sahip çıkmak da SUÇ değil mi?
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı