Nazım Peker
Nazım Peker

Müslümanlar Neden Mutsuz?

İslam ülkelerine bakıyorum da, ayakları üzerinde duran tek birisi yok. İslam ülkelerinin yöneticilerine bakıyorum; Ya dış güçlerin güdümündeler ya da zevkü-safa içindeler. Çarıkla gelip milyar dolar hesaplara kavuşanlarından tutunda, kendilerine özel harem oluşturanlarına kadar, İslam’a aykırı ne varsa yapmaktalar.
 
Bu ülkelerin Müslüman halkı neden bunlara ses çıkarmazlar, tepki göstermezler?
 
Müslümanlar, “Ulul Emre İtaat şart” yönlendirmesiyle tepkisizleştirilirken; Mezhep ve cemaat güdülemesiyle de sürüleştirilmişlerdir.
 
Müslüman halk, yöneticime itiraz edersem günaha girerim, cehennemi boylarım endişesiyle susturulmuştur.
 
Bu susturma ne kadar doğrudur?
 
Bu söylemlerin dinde yeri nedir?
 
İnsan denen varlığı, sosyologlar; düşünen canlı, akıl yürüten yaratılmış diye tarif ederler.
 
Düşünme nedir? Olayları ve olacakları düşünmek, bunun artı ve eksileri nelerdir diye kafa yormak ve buradan bir sonuca ulaşmaktır.
 
Akıl yürütmek, bilinenlerden yola çıkarak; olanlar ve olabilecekler hakkında bir kanaate varmak, doğru hedefe ulaşmaktır.
 
İslam ise insanı; “Yaratılmışların en şereflisi” diye tanımlar.
 
Namaz, dinin direği olmasına rağmen; otuz küsur yerde geçerken Düşünmek,  düşünmez misiniz, akıl erdirmez misiniz sekiz yüz küsur yerde geçmektedir.
 
Neden acaba?
 
Allah, neden düşünmeye önem vermektedir. Neden bizi yaratılmışların en şereflisi kabul etmektedir; Düşünme yeteneğimizden dolayı değil mi?
 
Düşünen doğruyu bulur mu bulmaz mı?
 
Elbette düşünenler, kurtuluşa erenlerdir.
 
Onlar ki; düşünmezler, akıl erdirmezler, kurtuluşa eremezler.
 
Eğer düşünseydik, düşünenler olsaydık, düşünenlerin toplumunu oluştursaydık.. Bu kadar İslam ülkesindeki bu kadar Müslüman huzursuz ve perişan olur muyduk?
 
Avrupa’da (Almanya’da)altı yıl öğretmenlik yaptım. Pek çok Avrupa ülkesini ve oradaki Müslümanları yakından tanıma fırsatını yakaladım.
 
Cezayirli, Tunuslu, Libyalı, Faslı, Kongolu, Bengladeşli, Afganlı, İranlı, Iraklı, Suriyeli, Lübnanlı gibi pek çok İslam ülkesinden Müslümanlarla konuştum. Kendilerine “Ülkeniz de mi daha huzurluydunuz, buralarda mı?” diye sorduğumda. Bana yüzde doksan sekizi buralarda daha rahat, daha huzurlu olduklarını beyan ettiler.
 
Acaba neden?
 
Avrupa’da hukuk var.
 
Avrupa’da insan hakları var.
 
Avrupa’da haberleşme, dilediği gibi yaşama hakkı var.
 
Peki bunların hangisi; İslam ülkelerinin hangisinde var?
 
Neden yok?
 
İslam, insana ve onun özel hayatına değer vermiyor mu?
 
Elbette veriyor.
 
Öyleyse bu ülkelerde Müslümanlar, neden hak ettikleri değeri bulamıyorlar ve yaşayamıyorlar?
 
Bunda İslam’ın bir suçu yok.
 
Onun kutsallığı ve değerleri yerli yerinde duruyor.
 
Oyun; Kuran’ın yanına hadis, Peygamberin yanına veli, Şıh ve Derviş koyarak dini, kendimize göreleştirmektedir.
 
Bu sayede, düşünce rafa kalkmakta! Şıh’a ve Dervişe, Mürşide itaatsızlık, dine saygısızlık gibi gösterilerek, Müslümanları akıl yürütemez, düşünemez hale getirip hadımlaştırmak ve istediğimiz gibi yönetmekte yatmaktadır.
 
Görmez misiniz; Müslüman denen bir gurup komplo yapmış, kumpas kurmuş, özel hayata girmiş. Suçüstüne suç işlemiş.
 
Öbürü, kutu kutu doları rüşvet olarak almış, ihalelere fesat karıştırmış, kara paralar aklanmış, kul hakları yenmiş, yolsuzluklara bulaşmış, kumpaslara göz yummuş.
 
Bizim Müslümanlar ne demekte;
 
Dik dur eğilme. Yediyse benim paramı yedi.”
 
Dünyanın saydığı din önderine bu laflar denilir mi, bu saygısızlık değil mi?
   
Her iki tarafta da düşünme, akıl yürütme var mı?
 
Olsaydı böyle diyebilir miydik? Ortada suç ve suçlular varken.
 
Akıllarını kullanmayanlar üzerine pislik yağdırırız. “Şeytanı musallat ederiz.” (Yunus:100)
   
İslam ülkelerindeki Müslümanların huzursuzluğu ve mutsuzluğu bu ayette saklı değil mi?
 
Esen kalınız 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!