Soru şu olmalı; iktidarlar geleceğe nasıl bir Türkiye bırakmak istiyorlar?
Sahi torunlarımıza nasıl bir Türkiye bırakmaktayız? Hiç düşündünüz mü, fikir jimnastiği yaptınız mı?
Basın da ve sosyal medyada çıkan haberlere bakılırsa; hükümetin, her milletten sığınmacıyı kimilerini Dolar karşılığı, kimilerini ev alma karşılığı, kimilerini de sanırım ümmet- muhacir aşkına Türk vatandaşı etme sürecinin hızlandırdığını yazıyor.
Bu haberlerin kimileri art niyetli olsa bile, çoğunluğunun doğruluk payı oldukça fazla.
Nedeni ne olabilir?
İktidar toplumsal ve sandık desteğini kaybettiğini gördükçe; kayıplarını başka kanallarla kazanmaya çalışıyor diye düşünüyorum.
Bazı anlatımlara bakılırsa, iktidar olanaklı bulsa buğday, ayçiçeği, doğalgaz, petrol gibi seçmen ithal edebilecek psikolojide imiş.
Hükümetin bu tavrı, geleceğin Türkiye’sinin problemlerle uğraşacağının da habercisi!. Çünkü bu yolla, demografik yapı bozulmakta. Sn. Soylu, 700 bin Suriyeli çocuğun Türkiye’de doğumunu bir kazanım ve müjde olarak görüyor ki bu, külliyen yanlıştır.
Biz ırkçı değiliz, Türk ve Türkiye sevdalısıyız. Kültürel ve anayasal milliyetçilik çıkış noktamızdır. aynı kültürel değerleri paylaşanlar etnik kökleri farklı da olsa aynı milletten sayarız.
Bu günkü, iktidarı tedirgin eden toplumsal homurdanma; iktidarın kendi yurttaşlarını ikinci plana iten ve adeta üvey evlat konumuna koyan davranışlarının neticesidir.
Sizce de sığınmacıları vatandaş yapmanın bir amacı seçmen kazanmak değil midir?
Vatandaş kendi hastanelerinde randevu alamaz iken, sığınmacıların böyle bir problem yaşamamaları sizce nasıl izah edilir?
Bakan Soylu ve kimi AKP’li siyasetçiye göre tarımımızı, hayvancılığımızı, ekonomimizi onlar sayesinde ayakta tutuyoruz demek, “Afgan çobanları gönderin, tarım biter, Suriyelileri gönderin sanayıci isyan eder” demek Türk yurttaşlarına hakaret değilse nedir? Çiftçilikle Afgan göçmenlerin ilişkisi nedir?
Bu mantığa göre Türk tarımı, sanayısi ve ekonomisi bitmiş de sığınmacılar mı kurtarmış oluyor?
Siz böyle bir algı oluşturmaya çalıştıkça toplumda homurdanma başlıyor?
Muhacirin denilen Afganlılar, üstelik şeriatla (!) yönetildiği söylenen bir ülkeden kaçıyorlar.
Bu insanlarla ortak neyimiz var?
Giysimiz farklı,
Dilimiz farklı,
Kültürümüz farklı,
Hatta ve hatta; yaşadığımız zaman dilimi bile farklı; bizden en az 60-80 yıl öncesini yaşamaktalar. Müthiş bir uyum sorunu var.
Ülkesinden ipini koparıp gelenin vatanı olur mu? Kimse alınmasın ama, buna düpedüz üniter ve milli devlete operasyon yapılıyor denir.
Çok kültürlü, çok dilli, etnik ağırlıklı bir toplum oluşturmaya çalışılıyor diye düşünüyor ve endişe ediyorum.
Bu konuda ne yaptığını/yapacağını bilmeyenlere: 21. Haziran. 1934 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan; Muhacirlerin ve Mültecilerin kabulü yasasını okusunlar. Orada; “ Türk soylu olmayanlar istedikleri yere yerleşemez. Ana dili Türkçe olmayanlar müstakil mahalle kuramaz, işçi ve sanatçı kümesi oluşturamaz. Ecnebilerin bir belediyedeki nüfusu % 10’u geçemez” politikasını görecektir. Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa feryat ediyor. Bu sesleri duyun lütfen
Şimdiki gibi kevgire dönmüş kimin nereden ve nasıl geldiği belli olmayan, kimlerin nerede ikamet ettiği ciddi kayıt altına alınmayan bir mülteci politikası, ülkenin geleceğine konmuş ve patlamaya hazır bir bombadır.
Torunlarımıza böyle bir Türkiye mi bırakmak isteniyor. Yani benden sonrası tufan öyle mi?
Yerli ve milli olmak bu mudur? Sizce beka sorunu nedir?
İnşallah! Geldikleri gibi hukuk içinde giderler!
Esen kalınız.