10 Ağustos yaklaşmakta, sayılı günler kaldı. Ülkeyi ve Cumhurbaşkanlığı’nı kurtarmanın yolunu arar olduk.
Başbakan için iki yol vardır:
1-Ne pahasına olursa olsun Cumhurbaşkanı olabilmek.
2- Ya da Anayasa Mahkemesinin karşısına sanık olarak çıkmak.
Sizce hangisi Başbakan için daha hayırlı?
MHP lideri Sayın Bahçeli, bir çatı adayı tutturdu. Gündem de oluşturdu. Çeşitli kurum ve kuruluşlarla, eski siyasilerle bu konu üzerinde fikir alış verişinde bulundu ve bulunuyor.
Bu gayretleri takdir etmemek ne mümkün!
S. Bahçeli, bu turlarını sürdürürken kendi teşkilatlarına da konuyu soruyordur.
Edindiğim bilgi ve duyumlara göre S. Bahçeli’nin teşkilatlarına sorduğu Cumhurbaşkanları adayları içinde MHP’li bir aday yokmuş.
Neden?
MHP’li birisi bu koltuğu dolduramaz mı?
MHP’li birisi bu koltuğa yakışmaz mı, Cumhurbaşkanlığını A. Gül kadar da mı yapamaz?
Teşkilatlara, “Deniz Baykal ve İlhan Kesici’yi nasıl buluyorsunuz? Teşkilatlarımız ve tabanımız bu isimlere nasıl bakar, nasıl karşılar?” sorusu soruluyormuş.
Ben şahsen D. Baykal’a oyumu içim sızlayarak, yüreğim kanayarak vatan sevgim ağır bastığı için verebilirim.
MHP teşkilatlarına; “Sayın Meral Akşener’i, Sayın Tuğrul Türkeş’i, Sayın Yusuf Halaçoğlu’nu nasıl karşılarsınız, tabanımız bu isimlere ne der?” diye sorulsa daha da münasip olmaz mı?
Bu saygın isimler, o şanlı koltuğu dolduramazlar mı?
Bu şahsiyetler, o başkoltuğun hakkını veremezler mi?
Bu isimlerden herhangi birine gözüm kapalı oyumu veririm.
Liderlik tekeden sütü sağmaktır. Bu ortamda MHP’li bir değerin Cumhurbaşkanı olmasını sağlamak ne büyük bir başarı olurdu.
10 Ağustos’a sayılı günler kaldı. Ne CHP’nin ne de MHP’nin: ne ÇATI adayı ne de parti adayları belirlenmedi. Bu, muhalefet açısından bir handikap değil midir?
Her geçen gün, Recep Tayyip Erdoğan’ın kamuya biraz daha mal olması anlamına gelmeyecek mi? Bu gecikmeler, AKP’nin ve Erdoğan’ın daha fazla benimsenmesine, daha fazla yol almasına neden olmayacak mı?
Vatandaş, “Bunlardan bir nane olmaz. Bu işi yaparsa yine AKP ve Erdoğan yapar” algısını tetiklemeyecek mi? Vatandaş, bu yönde bir eğilime hazırlanmış vaziyettedir. Bunu nasıl oluyor da göremiyorsunuz?
Cumhurbaşkanlığı, Başbakan için bir kurtuluş yoludur.
Batı’da vatandaşlara acımasız davranan bir hükümetin doğu ve güneydoğuda ki hallerine bakmaz mısınız? Batıda gaz, cop, tazyikli su uygulanırken; Doğu ve güneydoğuda PKK ve yandaşlarına taviz, hoşgörü, neyin eseridir?
Başbakan Cumhurbaşkanı olsun da, ülke ne olursa olsun. Çünkü Başbakan’ın mazisi oldukça şaibeli ve karanlık! Hakkında onlarca dosya hazır beklemekte; kendisi bile, “Dönemin Başbakanı” sözünden ne kadar da tedirgin ve ürkmekte.
Çatı diye diye, kapı kapı dolaşa dolaşa sahayı, S. Başbakan’a bırakıp “Buyurun Çankaya’ya” deme noktasına gelmeyelim de.
Niyet hayır, inşallah akibet de hayrolur.
Adayımızı derhal belirlemekte, sayısız faydalar vardır… Propaganda dönemi gelip geçmek üzere!
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı