Nazım Peker’in “Kürt Devleti Kurulur mu?” başlıklı yazısında, mantıksal ve tarihsel açıdan bir Kürt devletinin kurulamayacağı öne sürülmektedir. Yazar, bir devletin varlığı için millet ve dilin şart olduğunu belirtmekte ve Rus Bilimler Akademisi’nin raporuna atıfta bulunarak Kürtçe diye bir dilin olmadığını, bunun Farsça, Arapça ve Türkçe esaslı karma bir dil olduğunu iddia etmektedir. Tarihsel olarak bir Kürt devletinin var olmadığını ve Kürtlerin devlet bilincine sahip olmadığını savunan yazar, feodal aşiret yapısının millet oluşumuna engel olduğunu belirtir. Makaleye göre, Suriye’de sözde bir Kürdistan kurma girişimi, İsrail ve ABD’nin bölgedeki kaynakları ele geçirme ve İsrail’in güvenliğini garanti altına alma amacıyla, iki Müslüman halkı (Kürtler ve Araplar) birbirine kırdırma projesidir. Yazar, bu amacın ne Arap ne de Kürt halkında tarihsel ve kültürel bir karşılığı olmadığını ve er ya da geç boşa çıkacağını düşünmektedir.
Bu soruya mantıklı ve tarihsel bir yanıt verilecekse: Hayır.
Bir Kürt devleti kurulamaz.
Devletin kurulması için; milletin olması gerekir, dilin olması gerekir.
Rus Bilimler Akademisi’nin araştırmaları sonucu yayımlanan rapora göre, Kürtçe diye bir dil yoktur. Kürtçe denilen dil: Farsça+Arapça+Türkçe esaslı karma bir dildir.
Dil yoksa millet olabilir mi?
Bizim öngörüsüz siyasetçiler, birilerinin değirmenine su taşıma yarışındalar, olmayan bir milleti varmış gibi uzlaşmaya, anlaşmaya çalışmaktalar. Başlarındaki Ermeni kamuflajlı kişileri de Kürtlerin temsilcisi yapmaktalar.
Suriye’de sözde bir Kürdistan kurmak isteyen İsrail ve ABD ortaklığı, boş bir rüya görmekte ve entelektüel olarak cahildirler.
Onların amacı tarihsel olarak olmayan bir ırktan, bir Kürt devleti oluşturarak, İsrail’in güvenliğini garantilemek, Orta Doğu’nun yer altı ve yer üstü zenginliklerine çökmektir.
Sevgili okurlarım!
Tarihsel olarak Kürt devleti yoktur.
Kürtlerin bir toplum bilinci ve devlet bilinci hiç olmamıştır.
Feodal aşiret reisine Tanrı, Kral gibi inanan bir sosyolojiye sahip Kürtlerden bir millet oluşmaz.
Millet oluşmadığı için de devlet olmaz.
Büyük önder Gazi Mustafa Kemal’in, “Türk devletini kuran ve vatandaşlık bilinciyle bağlanan herkes Türk’tür.” Öngörüsüyle yani Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk sayesinde “Vatandaşlık Bilinciyle” tanışmışlardır.
Bu sayededir ki Türkiye’de yaşayan ve kendilerine Kürt denen vatandaşlar, Irak ve Suriye’de yaşayanlardan çok daha modern ve sosyaldirler.
Kürt denen bu azınlık, Hint-Avrupa dil ailesine mensup devletleşmemiş bir halktır.
Suriye ise Sami dil ailesine mensup AŞİRYAN ve FENİKE devlet geleneğinden gelen sonradan Araplaşmış bir halktır.
Bu Araplaşmış halka karşı Kürtleri kırdırmak; İsrail ve ABD’nin esas amacıdır. Böylece Kürt kimliği kullanılarak, iki Müslüman halk birbirine vuruşturulacak ve kırdırılacaktır. Umarım uyanırlar, tehlikenin ve oyunun farkına varırlar.
Yahudi ve Evanjelik Hristiyan görüşü budur. Müslüman halklar birbirlerini etnik kimlik üzerinden kırsınlar, kalkınmasınlar ve kendilerinin sömürgesi olsunlar.
Unuttukları bir şey ise bu amacın ne Arap ne Kürt halkında tarihsel ve kültürel karşılığı yoktur ve olmayacaktır.
Orta Doğu milletleri er ya da geç uyanacak, bu oyuna dur diyecek ve Kürt halkını temsil ettiğini söyleyen İsrail-ABD kuklası PKK/PYD ise Arap aşiretleri arasında tost olacaktır.
Yeter ki ülke yöneticileri, koltuk uğruna bu oyuna yol vermesinler.
Esen kalınız.
