Nazım Peker
Nazım Peker

Köylü Milletin Gerçekten Efendisi mi?

Tarım, ülkelerin hayat damarıdır. Bunu bilen ülkeler, ne pahasına olursa olsun tarıma desteği asla esirgemezler. Yemeden kaç gün durabilirsiniz? Kaç gün açlığa dayanabilirsiniz, hiç kendinizi ÇEK ettiniz mi?
 
Eğer üçüncü dünya savaşı çıkacaksa, biliniz ki bu savaş, Gıda yüzünden olacaktır.
 
Son model arabanız olsa, yakıtını bulamazsanız; arabanız ne işe yarar?
 
Çok kalkındınız, rezidanslarda, akıllı konaklarda oturmaktasınız.. Amma yiyeceğiniz yok, gıdadan mahrumsunuz!
 
Olabilecekleri akıl edebiliyor musunuz?
 
Gıda denince, gıda üreticisi, üretici denince köylü ve elleri nasırlı fedakâr ÇİFTÇİ kardeşlerimiz aklımıza gelir/gelmelidir.
 
Onlardır, ülkemizin gıda tedarikçileri. Onlardır gıda sanayisinin ham madde üreticileri. Onlardır soframıza konan ekmeği alın teriyle üretenler.
 
AKP, bu insanlara gereken önemi ve desteği veriyor mu?
 
Hayır!
 
Eğer bu kesime gereken destek verilseydi çiftçimiz, borç ekip haciz hasat eder miydi? Bankalara, petrol bayilerine, elektrik dağıtım şirketlerine borçlanır mıydı?
 
Çiftçinin en büyük destekçileri; TMO, SEK, EBK’ mu kapatılır ya da güçleri daraltılır mıydı?
 
Orta Anadolu çiftçisinin en büyük destekçisi durumundaki Toprak Mahsulleri Ofisi(TMO), çiftçinin ürününü alamaz hale getirilir miydi? Ofisin kanadı kolu tırpanlanarak, ürün alamaz hale getirilmiştir ki, bu durum ne devletin nede çiftçinin lehinedir. Kazanan,  zahmetsizce milyonlarına milyon katan acımasız tüccarlar olmuştur.
 
Orta Anadolu dahil Doğu ve Güneydoğu Anadolu, hayvancılığın merkezidir. Bu bölgede çiftçinin en büyük destekçisi; Süt Endüstrisi Kurumu (SEK) ve Et-Balık Kurumu (EBK) kapatılır mıydı?
 
Böylece bu bölgenin bu alanda faaliyet gösteren üreticileri; sütlerini, hayvanlarını değerinde satamaz olmuş. Bu sayede de HAYVANCILIĞIMIZ çökme noktasına getirilmiştir.
 
Türk çiftçisi, plansız destekleme kararlarıyla; tembelliğe alıştırılmış, üretemez konuma getirilirken; ürettiğini de değerinde satamaz ve pazarlayamaz duruma düşürülmüştür.
 
Ayrıca elektrik enerjisi ile sulama yapan çiftçilerimiz, bu sektörün ÖZELLEŞTİRİLMESİ ile insafsız firmaların insafına terk edilmiş, pahalı enerji ve açma-kapama cezaları altında ezdirilmişlerdir.
 
Siz olsanız böyle bir ortamda Çiftçilik yapar mısınız? Ürün eker misiniz, hayvan besler misiniz?
 
Tarım olmayınca saman olmuyor.. Saman olmayınca besicilik olmuyor. Destekleme ve çiftçiye yardımcı alıcı kurumlar olamayınca ürün para etmiyor.
 
Sonuç olarak:
 
Kendi ürettiğiyle geçinen dünyanın, yedi tarım ülkesinden biri olan Türkiye; dışarıdan SAMAN almak, kurbanlık ANGUS getirmek durumunda kalıyor.
 
Her şeyi İTHAL etmek bu ülke için çare midir?
 
Bu mudur çiftçiye destek?
 
Bu mudur, “Köylü milletin efendisidir!” anlayışı?
 
Bizim Tarım bakanımız, Başbakanımız, Maliye bakanımız 2002’de kaç kilo buğday parası ile kaç kilo gübrenin alındığını, 2013’de kaç kilo buğday ile kaç kilo gübre alındığını, acaba arada ki farkın; çiftçinin lehine mi, aleyhine mi olduğunun biliyorlar mı?
 
AKP, “Tarıma destek payının, Türkiye bütçesinin % 2 sinden az olamaz.” diye yasa çıkarmasına rağmen bütçeye, bu parayı bile koymuyor.
 
Tarımın telafisi yoktur. Fabrikada mesai yaparsınız, üç vardiya çalışırsınız üretimi de, siparişi de karşılarsınız. Tarım öyle mi? Ekilen buğdayın da, pancarın da, sebzenin de telafisi de, vardiyası da yoktur.
 
Bu, nasıl çiftçiye destek oluyor anlamış değilim. Gelinen noktadan memnun olan var mı?
 
Aziz çiftçi ve köylü kardeşlerimin hali, “ÖRT Kİ ÖLEM” halidir.
 
Esen kalınız 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!