Nazım Peker
Nazım Peker

Kongre İstemi ve Mahkemeye Taşınmak

MHP, kuruluşundan bu yana en buhranlı günlerini yaşamakta. Becerisizlikle girilen Kasım 2016 erken genel seçiminden nal toplayarak çıkan bir MHP ile “Bu iş böyle gitmez. MHP bu hüsranı hak etmez” diyenlerle “Seçimli Kongre” isteklerini kabul etmeyen ve mahkemeye taşıyan bir MHP var karşımızda.
 
MHP davasının ve ülküsünün temeli: “Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlâk ve fazileti” değil miydi? 2002 den beri bir arpa boyu yol alamayan bir MHP gerçeği var kaşımızda. Hükümet olmaktan kaçan, seçmenden uzak ve oy almak istemeyen görüntüsü veren ve Yönetimi de kimselere bırakmak istemeyen bir MHP var; MHP tarihinde.
 
Bunun, Türklük gurur ve şuuruyla uzak ve yakın alakası var mı Allah aşkına?
 
Seçimli Kongre” isteyenleri şucu, bucu olmakla suçlayan, il ve ilçe teşkilatlarını acımasızca kapatan ve yok sayan,  kongre isteğini de MAHKEMELERE taşıyan bir MHP yönetimi var Ülkücü İradenin karşısında.
 
Söyler misiniz: bunun, İslam ahlâk ve faziletiyle ne kadar alakası var?
 
Oysa rahmetli Türkeş’in ölümünden sonra biz Sayın Dr. Devlet Bahçeli’yi getirmiştik MHP’nin yönetimine ki: “Devletin başına, Devlet gelecek” diye. Bekliyorduk ki, Devlet bey yönetiminde MHP zirvelere tırmanacak, Ağrı Dağı’nın tepesine çıkacak.
 
Hey hat! Boşuna imiş beklemek, hayal imiş umutlar. 1997 den bu yana MHP, bırakın bir şeyler kazanmayı, pek çok kazanımlarını da kaybetmiş, saygınlığı ve ağırlığı kalmamış, başta ülkücüler ve ülke insanı için umut olmaktan çıkmıştır.
 
Bu konuda sözü, Rahmetli Galip Erdem’in haklı tespitine bırakmak istiyorum: “ Bizler davayı Ağrı Dağı’nın zirvesine çıkaracaktık. Yola koyulduk, bin zahmet ve emekle, acılar çekerek dağa tırmandık. Zirveye vardığımızda sevincimiz sonsuzdu ama küçük (!) bir noksanımız olduğunu fark ettik: Davayı dağın eteklerinde unutmuştuk! Meğer biz davayı değil, kendimizi zirveye çıkartmışız.”
 
Bugün zirvede olanlara bakınız: bir de davanın olduğu konuma! Ve aklıselim ile karar veriniz. Benim yaşım 71 oldu. Davanın çok çilesini çektim. Maksadım kaymağını yemek değil, başarısını ve Türkiye’yi yönetişini görmekti.
   
Ülkücü var, ülkücü geçinen var, ülkücülerden geçinen var.” Diyen S. Ahmet Arvasi ne kadar da haklı imiş.
 
MHP’nin bugünkü durumunu: “Bizlere ülkücü edep ve adap” nutukları atarak susmamızı ve bu istenmeyen gidişata “Yeter artık! Söz ülkücü iradenindir!” diye haykırmamızı istemeyenlere nasıl anlatmalıyız bilmem ki?
 
Bizim maksadımız üzüm yemektir. Seçimle gelenler seçimle gitmeyi de bilmelidirler. Her lider, kendinden sonra birilerinin de olduğunun idrakine varmalıdır.
 
MHP en kısa anda: “Türklük gurur ve şuuru, İslâm ahlâk ve fazileti” temeline oturmalıdır.
 
Fesat ve fitnenin sebebi, yeteneksiz ve çapsız insanların yönetici yapılmasındandır. Yönetici, yönettiğinden şüphe ederse onu fesada sürükler.
 
Sözümü N. Fazıl Kısakürek’in: “Dilber güzel kadın demektir. Ancak Dilber adını taşıyan her kadın güzel demek değildir.” Sözüyle bitirmek istiyorum.
 
Tanrı Türkü korusun ve yüceltsin. Ne mutlu Türküm diyene!
 
Esen kalınız.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!