Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu çıkışı bir art niyet gösterisi değil: tamamen gündemi değiştirmeye yönelik ve muhaliflere atılmış bir oltanın ucundaki yemdir.
Anayasa’ya bireysel başvuru hakkı, S. Erdoğan’ın Başbakanlık Sadullah Ergün’ün Adalet, Haşim Kılıç’ın da Anayasa Mahkemesi Başkanı olduğu dönemde kabul edilmiş bir haktır.
Öyleyse insan kendi getirdiği bir hakkı, “Neden kabul etmez ve saygı duymaz?” Burası psikologları ilgilendirir.
Ama tanıyabildiğim kadarı ile S. Erdoğan akıllı, zeki ve hırslı bir kişiliğin sahibidir.
Anayasa’nın 153. Maddesine göre: “Anaysa Mahkemesi’nin kararları kesin ve nettir. Eleştirilemez ve uygulanmasından da imtina edilemez.”
Peki S. Erdoğan bu 153. Maddeden habersiz midir?
Hayır! Elbette bu maddeyi de çok iyi bilir. Bilmesi de gerekir ki; “Yeni ve Sivil bir Anayasa” özlemiyle yanıp tutuşan birinin, Anayasa’yı ve maddelerini bilmemesi akılla ve mantıkla çelişir.
S Erdoğan’ın bu iki gazeteciye özel kini nedir? Diye bir soru akla gelebilir!
S.Erdoğan, yaptığı bütün eylemlerinde yanılmış ve hep geri tepmiştir. (Balyoz, Ergenekon, Ayışığı vs gibi) Elinde kala kala bu “Mit Tırları” savunması kalmıştır.
Gerekçesi; “Bayır Bucak Türkmenlerine silah yardımı yapmaktaydık.”
Ama iddia: bu tırlarla IŞİD’e yardım gittiği yönündedir.
Siz olsanız bu durumda, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını kabul eder ve saygı duyar mısınız?
S. Erdoğan bu çıkışı ile öyle bir gündem değiştirdi ki; hem kendisi ile ilgili ilgileri hem eşleri Emine Hanım’ın, “Doksan yıllık enkazı kaldırdık” beyanının tepkilerini bir kalemde gündemden kaldırıverdi.
Ve gündeme yeni bir konuyla girerek, eleştirileri savuşturmasını bildi.
Bence bu çok güzel bir taktikti ve tuttu. Zaten kendileri de, Fildişi sahillerinden yaptığı: “İyi etmişim. Dediklerimde haklıymışım” açıklamasıyla bunu teyit etmişlerdir.
Cumhurbaşkanı’nın bu açıklamasına AKP sahip çıkamamıştır. Hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş : “Bu görüş ve söylem Sayın Cumhurbaşkanımızın kişisel görüşüdür” açıklamasını yapmak zorunda kalmıştır.
Neden?
Üzerinde durulması gereken asıl konu bu ve “Anayasa’nın kesin kararları tartışılmaz ve uygulanır” emrine rağmen tartışan Cumhurbaşkanı’na karşı Türk yargı sisteminin nasıl bir tavır belirleyeceği ve tepki koyacağıdır.
Biz hep deriz: “Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar!” İnsan hiç kendi emeği ve göz nuruna: “Saygı duymaz mı?”
Esen kalınız.