Tarikat ya da cemaate girenlere verilen tarikat terbiyesini anlamak için, Tarikatların müride uyguladığı maddeler vardır.
- Mürşidine (şeyhine) tam teslim olmak.
- Hiç kimseyi mürşidinden üstün bilmemek-görmemek.
- Şeyhinin hizmetinde atılgan ve hareketli olmak.
- Sözünde sadık ve güvenilir olmak.
- Malını-mülkünü şeyhinin hizmetine vermek.
- Mürşidin ve tarikatın sırlarını canı pahasına gizlemek.
- Canını şeyhi yolunda vermeye her an ve her zamanda hazır olmak. (15 Temmuzda gördük)
- Asla aklını kullanmamak, kusur ve kabahatleri görmemek, eleştirmemek.
Muhammed İkbal bu manzaraya “şeyhperestlik” anlamına gelen “pirizm” adını koymuştur. Böylece, “Allah ne istiyor? Kuran ne diyor?” mantığı yerine, “Şeyh efendi nasıl buyurdu? Bizim tarikatta nasıl açıklandı?” zihniyetine dikkat çeker ve “Tekkelerde benliği yaratmak ve yetiştirmek olasılığı kalmamıştır. Bu rutubetli alev, kıvılcım saçamaz.”
Tarikatlarda o kadar akıl-mantık ve İslam dışı masallar, hikâyeler anlatılır ki, akıllara ziyan. Bunlardan birisi de “Rabıta” saçmalığıdır. Güya şeyhle yapılan rabıta imiş. Nakşilerde rabıta: “ Mürşit, abdest alır ve kıbleye dönerek yere oturur. Şeyhinin iki kaşının ortasını hayalinde canlandırarak Allah’ı zikreder.” (Düşünmez ki Allah’ın yanında şeyhin ne işi var?) Böylece şeyh ile mürit arasında sürekli beraberlik sağlanır.
Çünkü “Rabıtasız zikir erdirmez, fakat zikirsiz rabıta erdirir.” Saçmalığı beyinlere kazınmıştır.
Kuran’da “şeyh” kelimesi “ihtiyar adam” manasında kullanılmıştır. Hud, Yunus, Kasas, Mümin sürelerine bakınız.” Veli” kelimesi Kuran’da “Dost, yakın” anlamındadır. “Evliya “ise “Veli”nin çoğuludur.
Bunları alt alta koyduğumuzda Kuran’a göre: “Her Müslüman Allah’ın velisidir. Allah’da onların velisidir.” Bakara, Ali İmran, Maide, Araf, Tevbe. Sürelerindeki ilgili ayetler.
“Kafirler ise şeytanın velisidir, tüm kafirler de birbirinin velisidirler.” Nisa, Araf, Nahl surelerindeki ilgili ayetler.
“Mutlak anlamda gerçek dost sadece Allah’tır. Tüm dostlar ona nispetledir. O halde ondan başka gerçek veli yoktur.” Bakara, Tevbe, Furkan, Zümer, Şuara, süresi ilgili ayetleri.
Ayetlerden de anlaşılacağı üzere Kuran’da 80 den fazla yerde geçen “Veli” veya “evliya” kelimeleri, günümüzde cahil halka takdim edilen ve anlatılan “Süpermenler” manasında “Şey uçmaz mürit uçurur “ kullanılmamıştır. Bu şeyhlerin, evliyaların, dostların (!) gösterdiği söylenen “Keramet” kelimesine de Kuran’da rastlamıyoruz.
Tarikatlardaki dönmenin, semanın, müsikinin dinin bir parçası iddiası asla doğru değildir. Dinde vardır demedikçe bir mahsuru da yoktur.
Tarikatlar bu yüce İslam’ı “çile” dini gibi göstermekteler. Hindu anlatımlarını ve Hindu tarikatlarını andıran çilelerle müritlerini terbiye ettiklerini söyleyen tarikatlar, insanları karanlık odalarda uzunca süre aç-susuz bırakıp ruh kimyalarını da bozmaktadırlar.
Sön söz: kimi hasta ruhlu, psikolojisi bozuk insanların hâkim olduğu tarikat ve cemaatler: insanı dinden çıkaran, şirk batağına gömen, akıl gibi bir nimeti devre dışı bırakan din maskeli sembollerdir. Kuran’da yeri yoktur.
“Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de gurup gurup ayrılmış olanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır….” Enam: 159 “…Dinlerini darmadağınık edip gurup gurup olanlardan olmayın. Her gurup kendi katındaki –dini anlayış-ile sevinip böbürlenmektedir.” Rum:32
İndirilen dinde bunların yeri yoktur. Uydurulan dinde ise vardır. Tercih sizlerin. Gerisi faso fiso. Bilmem anlatabildim mi? Maksadımız üzüm yemektir. Eğer sürçü lisan eylediysem Allah’ım affeylesin.
Esen kalınız.