Nazım Peker
Nazım Peker

İmralı Nedir?

Paris’te üç PKK’lı infaz edildi ya, kıyametler koptu. Neymiş efendim, “Barış sürecinde hiç bu kadar yol alınmamışmış da bu, barış sürecine büyük bir darbe imiş!” Sevsinler emi. Yahu siz hangi barıştan bahsetmektesiniz, hangi çözümden, hangi Kürt sorunundan?

  Sorunların adı var sadece. Ne çözülecek, nasıl çözülecek, çözüm denen kapalı kutudan kim ne kadar kazanacak, kim ne kaybedecek bilen var mı?

  Tutturmuşlar barış barış. Kim küs de kim kiminle nasıl barışacak bilen var mI? Maalesef! Hani bilmece vardır ya! “Bu tilki bu labirentlerden nasıl giderse muhtarın kümesine ulaşır?” Tam o misal. Tilkiyi muhtarın kümesine götürmek istemekteler. Bütün gayret bunun üzerine. Muhtarın kümesinde tilkinin ne işi var diyen bir Allah’ın kulu yok.

  Bunun için de Apo ile görüşmeler sıklaştı. Apo’nun istekleri teker teker yerine getirilmekte. Yanına arkadaş, kitap, gazete, radyo derken sıra geldi televizyona. S. Başbakan, “İmralı’nın artık bir mazereti kalmadı, isteklerini yerine getirdik” dedi. S. Arınç’a göre insani düşünürsek: cinsel ihtiyaçları kaldı bir tek verilmeyen. Hani bu bebek katili ağırlaştırılmış müebbed hapis cezasına çarptırılmıştı? Böyle mi oluyor ağırlaştırılmışı, bunun hafifi nasıl öyleyse?

  Nedense bir türlü APO demiyorlar, bebek katili demiyorlar, otuz bin insanın katili demiyorlar, Kürt-Türk katili de diyemiyorlar. Ne demekteler “İMRALI”.  “İmralı’yla görüşüyoruz, İmralı’ya gidiyoruz, İmralı’nın istekleri” Siz kimi kandırmaktasınız Allah aşkına? Kimdir İmralı? İmralı bir kara parçası değil mi? Ne zamandan beri toprak parçasının istekleri var, ona soruluyor?

  İşin içinde cinlik var. “Apo namaz kılardı” dediler tutmadı, “Apo gibi olsam bende dağa çıkardım” dediler tutmadı. Apo ile görüşüyoruz, yol haritasını beraber yapıyoruz deseler kulak kabartılacak, ne oluyor denilecek. Ama İmralı denince bir karartma, bir kamuflaj var ki altında ne olduğu, kim olduğu dikkat çekmiyor. Öyleyse toplum mühendisliğine devam!  Apo demeyelim, PKK demeyelim.
Ne diyelim; İMRALI.

  Bu taktikle Paris’e de bir el atıldı. Bu ölümlerden bana göre; CIA’nın da, Mossad’ın da BDP’nin de, PKK’nın da, İmralı’nın da MİT’in de, devletin de haberi var. Bir tek HÜKÜMETİN haberi (!) yoktur.  Yerseniz.

   Paris’in göbeğinde, çok korunaklı bir mekanda, zorlanmadan, ses- seda çıkarmadan, içlerinden birinin de Fransız Cumhurbaşkanı ile düzenli görüştüğü üç PKK’lı infaz ediliyor da kimsenin haberi olmuyor!? Burayı bir kalem geçer misiniz? Siz kimleri ne adına kandırmaya çalışıyorsunuz?

  Bu ölümlerden dünya-âlem herkesin haberi vardır. Bir tek TSK’nın haberi yoktur. Çünkü onu iyice küçülttüler, kabuğuna çektiler.

  S. Başbakan kükrüyor, hava basıyor aslanlar gibi;” Ey Hollande !(Fransız Cumhurbaşkanı) Sen bu terör örgütü üyesiyle düzenli olarak ne konuşuyordun, neler konuşuyordun? Biz O’nu kırmızı bültenle arıyorduk; Fransız, dünya ve Türk kamuoyuna açıkla bakalım?”

  Adam ya saf, ya mükemmel bir diplomatik siyasi de, “ S. Erdoğan siz o terör örgütünün lideri ile görüşüyorsunuz oluyor da ben, üyesi ile görüşsem ne yazar?” demiyor. Siz kendi arkanızda ki kalasa bakınız. Neden başkasında kibrit çöpü aramaktasınız?

  İşte İmralı’da da, Paris’te de üç tango da böyle bir şey!

  Esen kalınız.   

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!