Ülke 12 yılda hallaç pamuğu gibi atıldı. Devletin çivileri çıkarıldı; yargısı, eğitimi, sağlık sistemi bozuldu. Emniyet ve TSK’nın bütün hassas noktalarıyla oynandı.
Vatan toprağı bile: “Sivas’ın ötesi ve berisi” diye tanımlandı.
Terör, “Açılım Süreci” saçmalığıyla palazlandırıldı, yollar mayınlar ve bombalarla döşetildi, şehirler hendeklerle ayrıştırıldı.
Devletin içinde paralel bir devlet oluşturuldu. Devlet Doğu ve Güneydoğu’dan çekildi. Yandaş mahkemeler oluşturuldu. Vergiler toplanmasına göz yumuldu
Namaz kılanlar ve kılmayanlar, bizden olanlar ve olmayanlar diye sınıflandırıldı.
Türk adlı şemsiyenin altında; sevinçte ve tasada, kederde ve kıvançta bir ve beraber yaşamayı beceren bu aziz millet: saymasını dahi bilemediğimiz 36 ayrı etnik kimliğe ayrıştırıldı.
Kız almış, kız vermiş, bir biriyle et-tırnak olmuş Kürt ve Türk, ayrıştırılmanın ötesinde “DÜŞMAN KARDEŞLER” yapıldı. Türküm diyenler; Hakkari, Cizre, Diyarbakır gibi kimi şehirlere gitmeye korkar oldular.
Devlet devletlikten çıkarıldı. Sözü dinlenen, saygınlığı olan dünyanın dördüncü güçlü ordusuna sahip Türkiye; yalnızlaştırıldı. Barzani’den başka dostu olmayan bir statüye mahkûm edildi.
Ülkede hırsızlık ve yolsuzluk ayyuka çıktı. Devletin bütün olanakları kimi şahısların ve bakanların emrine amade kılındı. Dindarlık ötelendi, dincilik prim yaptı.
Göstermelik Müslümanların sayısı arttı.
Yönetenlere özgü: bir eli yağda öbür eli balda bir sınıf oluşturuldu.
Ülkenin bütün değerleri, devletin bütün kazanımları “Özelleştirme” adı altında ya yandaşa peşkeş çekildi ya da üç kuruşa yabancılara güya satıldı.
TBMM maaş artışları memur maaş artış yasasından çıkarıldı. TBMM sanki bu milletin meclisi değilmiş gibi kendilerine sınırsız olanaklar sağlayan bir kuruma dönüştürüldü.
Yani ülkenin A’dan Z’ye çivisi çıkarılıp, bütün taşlar yerinden oynatıldıktan ARAP SAÇINA döndürüldükten sonra; Başbakanlık ihalesi Sayın Ahmet DAVUTOĞLU’na bırakılarak bütün bu işlerin üstesinden gelmesi ve çözmesi istendi.
Hemşehrim, safiyane bir duygu ve insanüstü bir gayretle yerinden oynayan taşları; yerine oturtmaya çalışmaktadır. Bu gayretinde de bir türlü külliyeyi ve külliyenin iradesini de aşamamaktadır.
Kayseri, Konya, Mersin, Karaman, Niğde’de konuştuğum insanlar, ülkeyi Cumhurbaşkanı’nın gerdiği noktasında hem fikirler. Eğer Davutoğlu, tek başına hareket edebilse; ülkede tansiyon düşecek, ayrıştırmanın yerini birlik alacak demekteler.
Allah sana kolaylık versin sevgili hemşehrim Davutoğlu. İnşallah başarırsın da ülkeyi rahatlatırsın. Ya değilse işin çok zor! Çünkü sen ya başarmak ya da başarmak zorundasın. Başka alternatifin de yok.
Dualarımız, bu ülkenin düze çıkması ve çıkmasına çaba harcayanlar içindir.
Esen kalınız.