Nazım Peker
Nazım Peker

Hükümetin Ekonomi Anlayışı

Türkiye’de oluşan “Cari Açık” ekonomistlerin değil bizzat hükümetin de korkulu rüyası haline gelmiştir. Bunun sebeplerini şurada ya da bura aramak yerine; AKP’nin planlı, sebepli, programlı “Kalkınma Anlayışını” reddeden anlayışta aramak gerekir.
 
Oysa AKP iktidara geldiğinde Türkiye, büyük bir krizden çıkmıştı. Boşalan bankaların içleri zar zor doldurulmuştu. AKP kurmayları bunları bilerek iktidara talip oldular. Bu necip millet, bu taleplerine evet dedi ve AKP büyük bir vekil sayısı ile TBMM’ne girdi. Ardından hükümet oldu. Böylesi güçlü bir hükümeti bu millet hiçbir lidere ve siyasi partiye vermemişti.
 
Hükümet, “Ekonomide Çözülemeyen Düğümler” nelerdir? Sorusuna cevap arayarak işe başlamalıydı. Beklentiler de o yöndeydi. Bize göre çözülemeyen en büyük problem, “ Günü Birlik Ekonomi Yönetme” anlayışıydı. AKP ekonomiyi bu anlayıştan kurtaramadığı gibi daha da yaygın bir anlayış haline getirdi.
 
Avrupa ve onun oluşturduğu “AB”, her türlü propagandaya rağmen ekonomik olarak temelden sarsılıyor. Sarsılma sözcüğü az bile çatırdıyor.
 
Bunların başında en temel faktör, “Bir yıllık Gayri safi milli hâsılası” toplam borcundan az olan ülkeler sayısı her geçen gün artıyor. Bu ülkeler, hiç harcama yapmasalar bile bir yılda elde edecekleri gelirleri, BORÇLARINI ödemeye yetmiyor. Buna en güzel örnek; Yunanistan ile İspanya’dır. Bu iki ülkenin borçlarını, çevirebilmeleri “Mucizelere” kalmış vaziyettedir.
 
Bunun için AB ülkeleri, bu borç sarmalından kurtulmanın yolunu, “Yeni Sömürgeler” bulmaya endekslemişlerdir. Bilindiği gibi Avrupa, yeraltı zenginlikleri bakımından diğer kıtalara göre biraz nasipsizdir. Onun için de bu ülkeler 500 – 600 yol sömürgelerinden getirdikleriyle refah bir hayat sürmüşlerdir. Hoşafın yağı kesilince foya ortaya çıkmıştır.
 
Bizde devletin borcu özel sektörün borcunun yanında ehvendir. Devletimizin borcu bir yıllık GSMH’mızın yarısından da azdır. Ancak bu borcun da çevrilebilmesi için yeni kaynaklar gerekmektedir. Devlet yatırım yapıp üretmediğine göre; işin zorluğu o zaman ortaya çıkıyor.
 
Türkiye’nin 2011 yılı sonu itibariyle toplam 307 milyar dolar borcunun 203 milyar doları ÖZEL SEKTÖRE aittir. Son on yılda devletin borcu % 20 artar iken Özel Sektörün borcu % 371 artmıştır.
 
Bu şunu gösteriyor; Hükümetin ve AKP’nin planlı ve programlı bir ekonomi politikası olmayıp işi, günübirlik politikalarla yürüttüğüdür. Devletin ve özel sektörün neden bu kadar borçlandığını bu borçların da nasıl çevrilebileceğinin iyi hesaplanması gerekmez miydi diye düşünmekteyim. Bu devlet Osmanlı döneminde en zengin petrol yataklarına sahipken, kurulurken bu zenginlikten mahrum olarak kurulmuştur. Bunun en önemli sebebi de, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “AĞABEY” rolünden uzak tutulmasıdır.
 
Onun için Türkiye’nin ivedi bir şekilde, “Planlı, programlı kalkınma” modeline geçmesidir. Hükümet, 2011’in ilk çeyreğinde 21.6 milyar dolar CARİ açık verirken 2012’nin ilk çeyreğinde 16.1 milyar dolara çekilmesinden başarı diye bahsedilebilmektedir. Bu rakam, 2012’nin ilk çeyreği daha üççeyrek var.
 
Başarı bu olmamalı. Buna da başarı denmemeli. Bunlar bir plan ve program dâhilinde olmalıdır.

Ya değilse daha çok, “Tıngır tahta, tıngır saç, / Elim hamur, karnım aç” ekonomisiyle boğuşuruz.
 
Esen kalınız.   

 

NOT: GSMH = Gayri Safi Milli Hasıla; Bir yılda üretilen mal ve hizmetlerin toplam değeridir.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!