Nazım Peker
Nazım Peker

Hukukun Üstünlüğü mü, Üstünlerin Hukuku mu?

Kanun adamı değilim. Kanunlardan da anlamam. Böyle biri olmamama rağmen hukuktan biraz çakarım. Çünkü hukukla, kanun ayrı değerlerdir. Hukuk, adalet denen yüce değere ulaşma yöntemidir. Kanun ise hukuku düzenlemek için çıkarılan yardımcı faktörlerdir.
 
Eğer böyle olmasaydı, Hukuk Fakültelerimizin adı: Kanun fakülteleri olmaz mıydı?
 
Hukuk, herkese gerek olan; bir toplumun huzur ve mutluluğunu sağlayan manzumeler ve değerler öbeğidir. Hukukun bozulması ya da hukuka müdahale; ülkede adaletin zedelenmesine, dirlik ve düzenin bozulmasına, güvenin kaybolmasına neden olur.
 
Özetle ülke; kaos ortamına girer.
 
Biz, her nedense bir türlü bağımsız bir hukuk düzenini kuramadık gitti.
 
Hukuk sistemimiz zaman zaman bağımsızlığı yakalamaya ramak kalsa da, genelde hep VESAYET altında tutulmuş ya da tutulmaya çalışılmıştır.
 
Bu işi ülkede düne kadar TSK kısmen yapmaktaydı.
 
AKP’nin iktidara gelmesiyle, hukukun bağımsız olacağına gönülden inanmıştık. Hepimizde bir ümit yeşermişti. AKP sayesinde, Üstünlerin hukukundan HUKUKUN üstünlüğüne geçecektik.
 
Zaman gösterdi ki yanılmışız. Hem de ne yanılma.
 
Bugünkü hukuk sistemimiz, “Ali Fakı’ya yazdırdık daha beter azdırdık” pişmanlığındadır. Gelenler gidenleri arattı.
 
Geçmişte hukukun bu halinden şikâyetçi olanlar; ilk yıllarında hukuku F tipi cemaatin vesayetine verdi. Çalınan sorularla yargıç ve savcı yapılan yüzlerce insan, hukuku CEMAATIN- Paralel yapının vesayeti altına soktular. İş çığırından öyle çıktı ki, AKP bile bundan zarar gördü ve şikâyetçi oldu.
 
Can havliyle ve “Aldatıldık” savunmasıyla hukuk yeniden dizayn edildi. Mahkemelerin yapısına suni müdahalelerle, dolmuşla adam taşır gibi atamalar yapılarak bu kez de SİYASETİN yani HÜKÜMETİN vesayetine sokuldu HUKUKUMUZ.
 
Bu tespitler bana ait değildir.
 
Bu tespitler, ne acıdır ki; ANAYSA eski başkanı S. Haşim KILIÇ Beyindir.
 
Sayın Kılıç, böyle bir tespitte bulunarak, “Ne yazık ki hâkim ve savcılar; cüzdan ile vicdan arasına sıkıştırılarak ya da yaz-kış demeden tayin ve nakil tehdidi ile korkutularak vesayet altına alınmaktadırlar.” Demektedir.
 
Böylesine acı gerçeklerle karşı karşıya kalan hukukçularımızdan sağlıklı, kararlar beklemek biraz saflık olmaz mı? Böylesi bir endişeyle dava açan savcılarımız sağlıklı, yansız, adil İDDİANAMEYİ nasıl hazırlarlar?
 
Saygıdeğer hâkimlerimiz, adil, tarafsız, sağlıklı kararları nasıl verirler?
 
Tayin, atama, yer değiştirme, kıdem tenzili gibi unsurlar demoklesin kılıcı gibi başlarının üstünde sallanırken; adil, tarafsız ve vicdani nasıl olabilirler?
 
İşin özü S. Kılıç’ın dediği gibi, vesayet kalkmadı el değiştirdi.
 
Böylece Türk Hukuk Sistemi, bir vesayetten kurtulurken bir başka ceberrut vesayetin altına sokulmuş olmuş.
 
Sonra bizlere dönüp, “Siz hukuka güvenmiyor musunuz?” havasını bari basmayınız. Sayenizde hukuk; HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNDEN sıyrılıp ÜSTÜNLERİN hukukuna dönüştürülmüş oluyormuş devri iktidarlarınızda.
 
Toplumdaki güvensizliğin ve nefretli bakışların altında ne var dersiniz? Onun için eskiler, “El adlü esasül mülk” yani “Adalet ülkenin temelidir” demişler.
 
Temeli yıkarsanız, altında sizde kalabilirsiniz. Unutmayınız; “Ayarını bozduğunuz kantar, gün gelir sizi de tartar.”
 
Esen kalınız.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!