Türk siyaseti yine dümen kırdı. Yine gündem allak bullak! Bu kez de etik olup olmadığı tartışılan bir nikâh bir birleşme gündemde.
Milli Görüş camiası önce ikiye bölündü. Bu mitoz bölünmenin biri çoğunlukla iktidar koltuğuna oturur iken diğeri bırakın barajı geçmeyi seçim sonuçlarında, “Diğerleri” tabir edilen oy oranı ile tökezledi.
Milli Görüş’ün ocağında kalanlar, seçimlere çeyrek kala bir daha bölünmeye tabi tutuldular. Bu bölünme ile “HAS Parti” oluştu. Halkın Sesi olacaklardı.
Başına çok iddialı bir şekilde Sayın Numan Kurtulmuş Bey getirildi. Seçimler de Numan Bey AKP’ye demediğini bırakmadı. Yerden yere vurdu.
Seçimler bitti. Numan Bey ve HAS parti nal topladı. AKP yine sildi süpürdü.
Hafızalarımızı yokladığımızda, Numan Bey’in AKP’ye gönderdiği suçlamaları göreceğiz.
Özetle; “NATO bu ülkenin kamburudur, sırtımızda leştir. Biz Karunlar yetiştirmeyeceğiz. Devlet malı yemeyeceğiz, yedirmeyeceğiz. Bu ülkenin parasıyla jakoben hayatı yaşamayacağız. Jipli türbanlımız asla olmayacak, Firavunlaşmayacağız.” gibi daha ne göndermeler ne göndermeler.
Şimdi bütün bunların üstüne bir sünger çekilip AKP, Has parti ile birleştiriliyor. Davet Sayın Başbakandan bizzat gelmiş. İyi hoş da, AKP daha zirvelerde iken böyle bir birleşmenin manası ne? Düğün değil bayram değil eniştem beni neden öptü?
Bizim bilmediğimiz, bilemediğimiz bir sarsıntı mı var?
Yoksa???
Sayın Başbakan hayalini kurduğu Çankaya Köşkü’ne çıkınca, sorun olsun istemiyor mu? Ya da AKP’yi tek bir adama değil de; Kurtulmuş, Gül ikilisine mi yönettirmeyi düşünüyor?
Veya basında yazıldığı kadarıyla AKP içindeki eğilimlerin özellikle de Fetullahçıların ayrılacaklarından mı endişe ediliyor? Eğitim-Bir Sen’den adı geçen gurup ayrılıp Aktif Eğitimciler’i kurduklarına bakılırsa; iddia doğru gibi.
Burada üstünde durulması gereken şey, bu birleşmenin ne getirip ne götüreceği değil; “Bakacağın yüze utanacağın sözü söyledikten” sonra, aynı yüzle karşı karşıya olmandır.
Acaba Has Parti’nin değerli tabanı bu birleşmeye ne diyecekler?
Dün kendileri hakkında ağır sözler söyleyen bir siyasetçiyi, AKP kurmayları ve tabanı nasıl karşılayacak? AKP’nin kuruluşundan bu yana AKP için çalışanların Kurtulmuş ile ötelenmesi nasıl karşılanacak?
Her iki durumda da bir sindirme, hazmetme sorunu yaşanmayacak mı?
Adamın işletmesi batıyormuş, iflasın eşiğine kadar gelmiş. Bir holding işletmeye talip olmuş. Fiyatta anlaşmışlar. Holding bir şart koşmuş, “Biz senin işletmeyi alacağız almasına da, yalnız sana aylık dört bin Mark vereceğiz ve sen bu işletmeyi işletmeye devam edeceksin.”
Adam içinden, “Rabbim rüyamı görüyorum. Kârlı bir şekilde sattım bir de müdürü olacağım. Hem de iyi bir maaşla. Ben iyi bir işletmeci olsaydım zaten bu işletmeyi iflasın eşiğine getirmezdim.”
Holding satışı bitirmiş. Üç yıl sonra işletme iflas edip, batmış.
Acaba bizim siyasetçiler hiç düşünmüyorlar mı, “Kendine hayrı olmayan birinin bir başkasına ne kadar yararı olur!!”
Rahmetli O. Bölükbaşına partisinden ayrılıp ANAP’ta kalan vekiller için düşüncesini soran gazetecilere, “İlk kocasına ihanet eden kadının ikinci kocasına ihanet etmeyeceğini kim garanti edebilir!!!” cevabı çok manidar değil mi?
Demek ki has isimler has iş yapmaktalar. Numan Bey, kurtulmuş mu olacaklar göreceğiz:
Esen kalınız.