Halep, kan ve gözyaşı, yanmış ve yıkılmış, harabe bir şekilde düştü ya da el değiştirdi. Bu habere biz Türkiye olarak sevinmeli miyiz yoksa oturup düşünmeli miyiz?
Türkiye, Fırat kalkanı operasyonu ile birilerinin tekerine taş koydu.
Türkiye, Fırat Kalkanı operasyonu ile Suriye- Arap bataklığına mı girdi?
Halep’in düşmesine sevinenlere sormak gerek? Neden ve niçin sevinmektesiniz?
BOP’un hedefi, Orta Doğu’da ülkelerin sınırlarıyla oynayıp, küçücük devletler oluşturmak ve sonra da istediği gibi sömürmek değil midir?
Bunun için nice dost bildiklerimiz gerek Batı’dan gerekse Doğu ve Kuzeyden pek çok devlet Türkiye’ye düşman terör örgütlerini desteklemiyor mu?
Bu terör örgütlerine her türlü maddi ve lojistik desteği vermiyor mu?
Sayın Cumhurbaşkanı, haklı olarak teröre karşı, top yekûn birlik ve beraberlik içinde olalım ve mücadele edelim anlamında “SEFERBERLİK” ilan ediyorum demedi mi?
Oysa aynı Cumhurbaşkanı, “Açılım sürecini başlatmış, FETÖ ile kol kola yürümüş, Kobani’ye (PYD ve YPG’ye) yardım için Peşmerge güçlerinin sınırımızdan geçmesine” izin vermemiş miydi?
Demek ki, O’da Pandora’nın kutusunun açıldığının farkında.
Onun için, söz konusu Türkiye ve Türk insanıdır. Bundan dolayı bu konuda hükümete, Cumhurbaşkanına, asker ve polislerimize yardım etmek ve destek olmak her Türkün bir gönül, vefa ve vatan borcudur.
Ben şahsen Halep’in el değiştirmesine pek sevinemedim. Çünkü buralarda emeli ve çıkarı olanlar, ortalığı tekin mi bırakacaklar?
Türkiye, her türlü iktidar ve şahsi çıkarlarını bir tarafa bırakarak, terör örgütleri ile Türkiye’ye verdikleri ve verecekleri zararlara karşı el birliği ve gönül birliği yapmalıdır. Bunu da yapacak olan da AKP ve Sayın Cumhurbaşkanının ta kendisidir.
Demokrasiyi ve hukuku kuvvetlendirerek, yargı ve yürütmeden el çekilerek, basın bağımsız kılınarak, eğitimi çağdaş ülkeler seviyesine getirecek olan bilimsel ve araştırmacı kimliğine kavuşturarak olacaktır.
Şunu da sormak gerekiyor: 2010 yılında IŞİD, PYG, YPG var mıydı?
Ne oldu da bunlar ortaya çıktı? Çıkmasına neler sebep oldu?
Türkiye, Kıbrıs’ta oynanan oyunlara da dikkat etmeli. Kıbrıs, Türkiye’nin Akdeniz’de yüzmeyen “UÇAK GEMİSİ” konumundadır. Her ne taviz verilirse verilsin; Türkiye Kıbrıs’ta bir “ASKERİ ÜS” kurmak ve Kıbrıs’ta kalmak zorundadır. Nasıl ki, İngilizlerin üssü varsa..
Umuyorum ve Rahim ve Rahman olan Allah’tan, Türkiye’yi ve Türk insanını korumasını istiyorum! Terör mücadelesinde de başarıya ve sonuca ulaşmamızı bekliyorum.
Esen kalınız.