Ülkemiz uzun yıllar, terör belası ile uğraşmaktadır. Çoğunluğu Kürt kökenli olmak üzere, 40 bine yakın insanı toprağın kara bağrına nahak yere vermiştir. Bu, 2023’ü LİDER ÜLKE olarak kucaklamaya çalışan Türkiye’ye aslı yakışmamaktadır.
Türk Devleti, bütün olumsuzluklara rağmen büyük ve güçlüdür. Ekonomisi ve ordusu, dinamik insan gücü, bazı dış mihrakların ilgisini çekmekte ve korkmalarına neden olmaktadır.
Son beş yıldır Pkk, işi iyice azıttı. Kırsalda aynı terör örgütüyle, şehirlerde de Kck yapılanmasıyla her gün gündem oluşturmaktadır.
Bazı araştırmalara göre PKK, bütün bu yaptıklarına rağmen Diyarbakır’a bile tam hâkim olamamıştır. Pkk’nın belki tam kontrol altına aldığı tek il ne yazık ki Hakkâri’dir. Pkk, bu son beş yılda, dış güçlerin yardımı mevcut hükümetin, Pkk dışında kimselere tanımadığı demokratik özgürlük sayesinde öylesine stratejiler geliştirdi ki…
Devleti Hakkâri’den çıkarmış vaziyettedir.
Neden Hakkâri? Çünkü burası Türkiye’nin en karmaşık dağlarına sahip bölgesi ve Kuzey Irak’a sıfır noktasıdır. Pkk’nın eylemleri için ideal bir bölgedir. Sızmak kolay, saklanmak kolay, eylem yapmak kolay ve en önemlisi de sıvışmak kolay.
Onun için terör örgütü bu şehrimizi, Devletten koparmak ve “Kurtarılmış Bölge” ilan etmek için bütün gücüyle çalışmış ve çalışmaktadır.
Mevcut hükümet, bütün bu olanlara karşı yeni taktikler geliştirip önlemler alması gerekirken; tam aksine “KÜRT AÇILIMI” projesinin sarhoşluğuyla bölgeyi devletsiz bırakmıştır.
Yukarıda saydığım sebepler çerçevesinde Hakkâri’de, alan üstünlüğünü ne yazık kı Pkk ele geçirmiş; güvenlik kuvvetlerine yönelik suikast girişimlerine başlamıştır. Yol ortasında infaz edilen askerler (Yüksekova’da), Hakkâri merkezde bir mağazada infaz edilen polisler ve yine Hakkari’de bir polisin sokak ortasında dövüle dövüle linç edilmesi çirkin ve düşündürücü olaylardı. İşin garibi, linç edilen arkadaşlarına karşı diğer polislerin ses çıkaramamaları, silahlarını kullanmamaları dikkat çekicidir.(Bansından öğreniyoruz)
Zira, güvenlik güçlerimizin üzerinde müthiş maddi ve manevi bir baskı vardır Ayrıca Hükümetin (Pardon Devletin), terör örgütü ile müzakere sürdürdüğü bir ortamda siz polis ve asker olsanız ne yaparsınız? Müdahale edebilme cesaretini kendinizde görebilir misiniz? Kim işinden ve aşından olmayı ister ki?
Son iki yılda resmi kayıtlara göre Hakkâri sınırları içinde siviller de olmak üzere 80’den fazla şehit 60’ın üzerinde yaralı verilmiştir.
Nedeni, Devletin oralarda Pkk eliyle karakol ve kışlalara hapsedilmesidir.
Evet, ne yazık ki bu dibi görünmeyen müzakereci politikalar sayesinde Devlet, Hakkari’den silinmiştir. Güvenlik güçlerimiz kışla ve karakollara hapsedilmiştir. Güneydoğu’nun tamamından da silmek için yoğun çaba gösterilmektedir.
Polis ve askerimiz, Hakkari ve ilçelerinde kontrol noktaları kaldırırıldığından alan hakimiyetini ne yazık ki tamamen kaybetmişlerdir. Bu bölgede devlet yoktur. Devletin olmadığı yerde elbette hükümette yoktur.
Çok yazık ve moral bozucu bir durum!
Bunların tamamı “Külliyen yalan ve asparagas hayal ürünü bir yazı” diyorsanız (Keşke öyle olsun). Hakkari, bu ülkenin hâlâ bir parçası ise gerekenin yapılması ve güvenlik güçlerimizin kışla ve karakollarından çıkarılarak alan hakimiyetinin tekrar sağlanmasının gösterilmesi gerekmektedir.
Yıllar önce bir deprem dolayısıyla bölgeyi ziyaret eden MHP heyetine yaşlı bir Varto’lu, “Atatürk hayatta iken burularda kurt ile kuzu yan yana yaşardı” demiş. Bu, devletin “var” olduğunun bir itirafı değil de nedir?
Yarınlar geç olmadan o bölgede devleti, tekrar “VAR” edin. Güvenlik kuvvetlerimizi sıkıştıkları yerlerden çıkararak tekrar aktif ve olaylara hâkim konuma getiriniz.
Esen kalınız.