Cennet yurdumuzda keşfedilmeyi bekleyen o kadar yer, mekân var ki, sizleri bekliyor. Varsa şehrin müzesini/müzelerini geziniz. Ülkenin tarihini, zenginliğini, sosyal yapısını öğrenirsiniz. Atalarınızla övünç duyar, gururlanırsınız.
Sevgili okurlarım, değerli takipçilerim!
Son yıllarda biraz hayal oldu ama gezilerde neler yapılmalı ya da neler yapmalıyız hiç düşündünüz mü?
Yeni bir şehre gezmeye gittiğinizde neler yapıyorsunuz?
AVM’leri geziyoruz. Çocuklarımızı kapalı alanlara sokup temiz havadan mahrum ediyoruz.
Saatlerce AVM’de kalıp, oranın kapalı, baş döndüren havasını solutuyorsunuz/soluyoruz.
Sağlıksız gıdalar ve beslenme yöntemleriyle karınlarını doyuruyorsunuz.
En can alıcı yanı da gereksiz para harcıyorsunuz.
Yalan mı?
Oysa şehirlerin görülmeye değer doğal güzelliklerine gitseniz, tarihi ve doğal yerleri gezseniz, varsa kalelerine çıksanız, müzelerini gezseniz, türbelerini ziyaret etseniz, tarihi mekân ve camilerini inceleseniz.
Yörenin eşsiz damak tatlarını yavrularınızla buluştursanız;
Bir yörük çadırında sıkma, bazlama, bir köy evinde doğal kahvaltı, bir dağ başında elma armut yeseniz:
Gezdiğinizden zevk almaz mısınız?
Yediğinizin tadına varmaz mısınız?
Anadolu’da o kadar farkına varmadığımız doğa harikalarımız var ki,
Cennet yurdumuzda keşfedilmeyi bekleyen o kadar yer, mekân var ki, sizleri bekliyor.
Varsa şehrin müzesini/müzelerini geziniz.
Ülkenin tarihini, zenginliğini, sosyal yapısını öğrenirsiniz.
Atalarınızla övünç duyar, gururlanırsınız.
Onun için diyorum ki gezilerde (Yapabiliyorsanız? AVM’leri, Atari ve oyun salonlarını değil, yukarıda birazını bahsettiğim yerleri geziniz/gezdiriniz.
Özetle: AVM’lere değil.
Kendimize dönelim, doğallığımızı, tarihi zenginliğimizi, kültürümüzü bulalım, gezelim, görelim.
İnanın mutluluk da huzur da dostluk da, sevgi ve saygıda orada!
Ne dediniz?
Evet mi yoksa hadi canım sende mi?
Esen kalınız.