Gazeteci doğru, dürüst, satın alınamayan bir meslek erbabıdır. Gazetecinin tarafı şahıslar değil; haberin doğruluğu ve yansızlığıdır.
Onun için: “Gazeteciliğin olmazsa olmaz kuralı; herhangi bir menfaat ve çıkar grubuna bağlanmadan, gerçeği olduğu gibi tüm çıplaklığı ile kamuoyuna sunmaktır.” Eğer böyle yapıyorsanız gazetecisinizdir.
Haberin kimin lehine ya da aleyhine olduğu gazeteciyi ilgilendirmez. Gazeteciyi yalnızca haberin gerçek olması ilgilendirir.
Kimi çıkar grupları her dönemde gazete ve gazetecileri satın almışlar, maaş bağlamışlar ve kullanmışlardır. Bunlar hem mesleğin hem de insanlığın utançları ve yüzkaraları olmuştur.
Günümüz Türkiye’sinde gazete ve gazeteciler kullanılmıyor mu?
Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarına bir göz atınız. Hangi gazetecinin ve hangi gazetelerin neler yazdığına ve nasıl haberler yaptığına bir bakınız ya da hatırlayınız. Kimi gazeteciler bu haksız ve kumpas soruşturmaları üzerine ciddi ciddi cilt cilt kitaplar bile yazmışlardı.
Bu tür gazete ve gazetecilere ”Kapo” gazeteciler denir. O dönemde bu kapoları F tipi cemaat, Sayın Erdoğan ve AKP çok iyi kullanmışlardır.
Ha! “Kapo” nedir, kimdir bu “Kapo”lar onu biraz açayım.
Nazi Almanyası, dünyayı kasıp kavurmakta. Hitler 1933’te iktidarını sağlama aldıktan sonra Yahudileri belli semt ve kamplarda topladı. Yahudilere insanlık dışı işkence ve zulümler yapmaktadır. Naziler, bu işkenceleri yaparken Yahudi toplama kamplarının yönetimine kendilerine kayıtsız-şartsız hizmet edecek “Yahudiler” bulmuşlardı. Yani Nazilerle işbirliği yapan Yahudiler! Bunlara “KAPO” denmekteydi. Ne yazık ki Naziler işledikleri insanlık suçunda en büyük desteği ve yardımı kapolardan aldılar.
Kapolar dönek, fırıldak; zalim şeytanla iş birliği tutan, ırkını, namusunu, insanlığını ve tüm değerlerini satan “RUHU TUTUKLU” kişi demektir.
Kapo, sadece yazan-çizen-konuşan da değildir. Kurulan ve işletilen namussuz ve kirli tezgâh içinde gönüllü hizmet alan-veren bir çete üyesidir.
F tipi örgütün Erdoğan ve AKP ile işbirliği yaparak TSK’yı dize getirme ve tasfiye etme kumpasında en büyük desteği bu bizim kapo diyebileceğimiz gazeteciler vermedi mi? Sahte CD’leri, çuvallarla sahte evrakları ilgili yerlere teslim edenler, “Gazeteciler tasfiye edilecek” diyerek liste yayımlayanlar kimlerdi.
Taraf’ta acımasızca yazanlar, belge diye sahte ve düzmece görselleri yazan ve yayımlayanları bir hatırlayınız: Altanlar, Baransular, Çongarlar,
Öbür tarafta Bulutlar, Kütahyalılar, Aytaçlar, Tayyarlar, Dumanlılar, Berkanlar daha kimler kimler? Hem yazdılar hem Tvleri gezerek iftiralarını ettiler. Bu gibiler sayesinde: Türk Ordusu’nun 20 -30 yıllık kurmay kadrosu harcanmadı mı, onlarca değer intihar etmedi mi? A. Tatar’ın günahını kim, nasıl ödeyecek? Mağdur olan onlarca namuslu gazetecinin, bilim adamının ahını kimler nasıl çekecek?
Şimdi Türkiye’de kapolar, satılıklar, kiralıklar yok diyebilir miyiz?
Bu arkadaşlara namuslu gazeteci demek ne kadar etiktir?
Ben gazeteci değilim. Eğitimci yazarım. Fakat bu tür insanlarla yazmaktan da utanıyorum; meslek adına!
Esen kalınız.