Ey ABD, bizim işlerimize karışma, burnunu sokma. Sen demokrasi sever biriysen PKK dâhil Irak ve Suriye’deki terör örgütlerini desteklemekten vaz geç. 14 Şubat 2021 günü Irak’ın Gara bölgesinde 14 silahsız ve savunmasız vatandaşımızın bir mağarada PKK canilerince şehit edildiklerini yüreğimiz yanarak öğrendik.
Bu insanlarımıza Tanrı’dan rahmet, kederli ailelerine ve ülkeme baş sağlığı diliyorum.
PKK soysuzlarından, Batı’nın taşeronlarından bu beklenirdi. İşin ilginç ve üzerinde durulası yanı; bu yurttaşlarımızın 2015 yılından beri PKK’nın elinde oluşu.
Bu rahmetlilerin yakınları, hükümet yetkilileriyle ve AKP’lilerle görüşememiş olmaları ve yakınlarıyla ilgili tatmin edici bir bilgi alamayışları. Neden ki?
Çaresiz kalan yakınları konuyu görüşmek üzere CHP’yi ziyaret ediyorlar, sorunlarını dile getiriyorlar. Yakınlarından bilgi almak istiyorlar.
CHP vekilleri bu sese kulak vermiş. Bu yurttaşlarımızın nerede oldukları, hayatları yani sağ salim olup olmadıkları, bu rehinelerin kurtarılması için neler yapılıp yapılmadığını Sn. Erdoğan’a, yetkililerine, kurmaylarına defalarca sormuşlar.
Sorulan 6 ila 7 soruya hiç cevap verilmemiş. Sonunda 10 Şubat 2021 günü CHP’li Sn. Murat Bakan, Milli Savunma Bakanı Sn. Hulusi AKAR’a; PKK tarafından kaçırılan bu yurttaşlarımızın akıbetini soruyor. Yanıt: “PKK ile mücadelemiz kararlılıkla sürüyor” oluyor. Sorulan soru ile verilen cevabın ilişkisini siz okurlarımın takdirine bırakıyorum.
Sn. Erdoğan’ın Batı ve ABD’nin sessizliğine karşın: “Eyyyy Batı ve ABD neredesiniz?” isyanını haklı buluyorum. Fakat krallarının ölümü üzerine şanlı bayrağımızı yas için yarıya indirdiğimiz Suudi Arabistan’a da” Eyyyy Suudiler, ey Araplar, ey Ümmetler neden sesiniz çıkmıyor” demesini de beklerdim. Demek ki neymiş: “TÜRKÜN TÜRKTEN BAŞKA DOTU YOKMUŞ.”
Şimdi bir de ABD’nin olayla ilgili açıklamasına bakalım. İlgili ABD açıklamasında: “Eğer 13 Türk vatandaşının PKK tarafından katledildiği doğruysa PKK’yı kınıyoruz.” Al bir kaya nerene dayarsan daya.
Sn. Erdoğan ve Türk yetkililerin açıklamasına karşın ABD’nin resmî açıklaması: “Eğer doğruysa” oluyor. Bunun anlamı nedir bilir misiniz sevgili okurlarım!?
Acı ama “Biz Erdoğan’a da onun kurmaylarına da güven sorunu yaşamaktayız.” Değil midir? Acaba bu güven sorunu, sadece Sn. Erdoğan ve ekibine mi yoksa hepten Türkiye’ye mi?
Biraz daha açar ve fikir jimnastiği yaparsak: “Türkiye’ye değil ama Erdoğan kabinesine güven sorunu” olduğu açıktır.
Densiz ve PKK destekçisi ABD’nin bu tavrı ve kullanılan ifadeler Sn. Erdoğan ve kabinesine ağır bir hakaret ve güvenmediklerinin göstergesi değilse nedir? Kınıyorum.
ABD son yıllarda bu tür densizlikleri sıkça yapmaya başladı: Obama, Beyzbol sopalı mesaj vermemiş miydi? D. Trump, yazdığı bir mektupta: “ aptal olma” dememiş miydi? Hani çöpe mi atıldığı, iade mi edildiği belli olmayan mektupta!.
ABD bir ara, Sn. Erdoğan ve ailesinin “Mal varlığını” dillendirmemiş miydi?
Gidişat ve takip edilen politikalar, hiç de iç açıcı değil ve umut vermiyor. Korkarım ki J. Biden ve ekibi de Sn. Erdoğan ve ailesinin mal varlığını ya gündeme taşıyarak, ya dondurulmasını ya da açıklanması tehdidi ile istenmeyen tavizlerin verilmesi neden olmaz.
2001 yılında İsrail’in Ankara Büyük Elçisi Davit Sultan’la görüşmesinde: “Bizim uygulayacağımız politikalar, asla ve asla ABD ile İsrail politikalarına ters düşmeyecektir.” Sözü basına sızmıştı. Buna rağmen Erdoğan’ı ve şahsında Türkiye’yi sıkıştıracaklarının işaretleri veriliyor.
“Bu can bu tende durdukça bu papazı alamayacaklar. Verin papazı alın papazı” demesine karşın ABD’li rahip papaz Branson’un nasıl gönderildiğini de unutmayalım.
Sonuç dişe dokunur, Türkiye lehine bir şeylerin olacağını sanmak biraz saflık olacaktır. Mevlâm neyler, neylerse güzel eyler.
Esen kalınız.
Not: Bazı bilgiler: Sefer Çetinkaya-Eğitimci-yazardan alınmıştır. Teşekkürler.