Başlığa bakıp, bizim Hoca yine uçmuş demeyiniz. Küfür yok, hakaret yok. Firavun sanı, eski Mısır hükümdarlarına verilen isimdir.
Mısır’ın bilinen ilk Firavun’u, Nil deltasıyla yıkanan Mısır’ı birleştiren Menes’tir.
Toplamda Mısır’da yaklaşık 32 tane Firavun hüküm sürmüştür. Mısır’da Firavunlara bir Tanrı gözüyle bakılırdı. Onun için Firavun, bütün insanların efendisi, yeryüzünde var olan her şeyin sahibi olarak görülür ve öyle tanımlanırdı.
Ellerinde asaları, başlarında taçları ve sivri sakallarıyla bir Tanrı’yı canlandırırlardı.
Bu Tanrılaşma işine kendilerini öyle kaptırmış olacaklar ki; İ.Ö 1580-1314 yıllarında Firavunlar kendilerini direkt Tanrılar kralı Amon Ra dan geldiklerini ilan etmişlerdi.
Bunda en büyük pay, Firavunları Tanrılaştıran cahil, bilgisiz, yağcı, düşünmeyen Mısır halkına aittir.
O Mısır halkı ki Firavunları; evrensel dengeyi kuran, güneşin doğuşunu, batışını düzenleyen, Nil Irmağı’nın taşmasını engelleyen bir Tanrı gibi görmüşler ve öyle anlatmışlardır. (Bizde de birilerini öyle görenler çıkmaya başladı)
.
Yani her şeyi bilen, yapan, düzenleyen ve her şeyi kendinde toplayan kişilerdi.
Böylece Firavunlar, günümüzdeki devlet başkanları ile aynı eşteydiler.
Oysa başta kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim ve diğer kutsal kitaplar Firavunları, kendilerine Tanrı süsü veren ve semavi dinlere karşı savaş açmaları nedeniyle ağır şekilde eleştirmiştir.
Bilenler bilir. Kuran’da pek çok ayette Firavun adı geçmekte; Firavunlar hakkında bazı bilgi ve kıssalar anlatılmaktadır.
Firavun, insanlara zor kullanarak kendilerine kayıtsız-şartsız tapmalarını sağlamış, kuleler yaptırarak gökyüzüne ulaşmak istemiştir. Kuran’da Firavunlardan Züleytad (Kazıklı deyimi) deyimi kullanılmaktadır.
Firavun, İsrailoğullarını köle yapmış ve köle olarak çalıştırmıştır.
Firavun’un etrafındaki Kahinlerin, doğacak bir çocuğun Mısır’ın başına geçeceğini ve Firavun’u öldüreceğini bildirmeleri üzerine. Firavun’da bunu engellemek maksadıyla İsrailoğullarının doğan erkek çocuklarını öldürtmekteydi. Böylece Mısır’da köle sayısı azaldı. Bunun üzerine erkek çocukların iki yılda bir öldürülmesini emir verdi. Hz. Musa ve kardeşi Harun bu emir sayesinde kurtuldular.
Yıllar sonra Hz. Musa, Firavun’u HAK dine davet etti. Firavun bunu kabul etmedi. Hz. Musa’nın Tanrısına ulaşmak ve O’nu öldürmek için büyük bir kule yaptırdı.
Firavun o kadar kinlenmişti ki, Hz. Musa ve İsrailoğullarını yok etmek için peşlerine düştü. Allah’ın emri ile Hz. Musa ve inananlar Kızıl Deniz’in yarılması sonucu kurtuldular. Firavun ve askerleri de Kızıl Deniz’ın aniden kavuşması sonucu toptan boğuldular. Firavun öleceğini anlayınca Kelime-i Şahadet getirmek istediyse de, Allah (cc) buna izin vermedi.
İbret olsun diye günümüze kadar Kızıldeniz’in dibinde bozulmadan tuttu.
Şu an, Firavun’un naaşı, Londra British Museum’de teşhir edilmektedir.
Kuran’ın, Bakara, Kasas, Taha, Şuara, Tahrim, Araf, Yunus, Zuhruf, Duhan, İsra, Saffat, Ankebut, surelerinde Firavunlar hakkında bilgi verilmektedir.
“Ey Firavun! Senden sonra geleceklere ibret için, bugün senin bedenini (cansız olarak) kurtaracağız. İşte insanlardan çoğu, hakikaten ayetlerimizden habersizdirler.” Yunus: 92
Sevgili okurlarım! Hiç kimse Firavun olarak doğmaz. Bizlerin haksız poh pohlaması ve kendilerinin kibir ve büyüklük taslamalarıyla sonradan Firavun olurlar.
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı