Sevgili okurlarım! Bir ülkeyi yönetenlerin, ağızlarından çıkan her söze, yaptıkları her iş ve eyleme dikkat etmeleri gerekir.
S. Erdoğan Başbakan iken, sanki marifetmiş gibi, “Bunlar Sivas’ın ötesine gidemezler” diye diye bir suç işlemiştir.
Bu suç, ülkeyi dini ve etnik köken olarak ayrıştırmak suçudur.
Sivas’ın ötesi, bu ülkenin bir parçası değil miydi?
S. Erdoğan, saçma sapan ve akıllara ziyan bu sözü bir başarı imiş gibi defalarca söyledi. Bu saçma sapan söylemle, muhalefeti ve muhalefet liderlerini güya karaladı.
Şimdi O, bir Cumhurbaşkanı.
Sivas’ın ötesi ise gerçekten de Türk olanların gidemediği ve giremiyeceği bir coğrafya olmak üzere.
PKK ve onların TBMM’sindeki mazbatalı temsilcileri, Doğu ve Güneydoğu’da ÖZERKLİK ilan etmekteler.
Özerklik nedir bilirsiniz değil mi?
Şehit kanlarıyla sulanmış bu aziz vatan topraklarının bölünmesi ve sonrasında da koparılıp ayrılması demektir.
S. Erdoğan, Suriyeliler için, Filistinliler için ah vah etmekte. Ne kadar doğru ise?
Sivas’ın ötesi içi bu “ahları vahları” kendisinden neden duyamıyoruz?
Ülkeyi bu hale getiren Erdoğan, bunların tek sorumlusu ve suçlusudur.
Hemşehrim Davutoğlu’nun günahı ise bu saçma sapan ve ne olduğu, neyin ve nasıl çözüleceği belli olmayan, “ÇÖZÜM SÜRECİNİ” devam ettiriyor olmasıdır.
Bu süreç, S. Erdoğan’ı yiyip bitirmek üzereydi ki; Cumhurbaşkanlığı bir cankurtaran simidi gibi imdadına yetişti.
Bunun pisliklerini de hamşehrime bir “KAMBUR” olarak bırakarak.
Türk insanı, terörden bıkmıştı. Bir çıkış yolu aramaktaydı. S. Erdoğan, devlet yönetimindeki tecrübesizliğinden midir, yoksa ABD’nin kendisine verdiği EV ÖDEVİNİN gereği midir; İmralı’daki APO’nun, “Benim koşullarımı iyileştirin. Ben terörü ve akan gözyaşını dindirebilirim” sözüne inanarak, sonu belli olmayan bir SÜRECİ başlatmıştı.
Oysa APO, Kandil için artık sadece bir SEMBOL konumundadır ve hiçte sözü geçmemektedir.
Şimdi Erdoğan, verilen bu söze dayanarak, “Neden sözünüzde durmadınız?” restini çekmektedir.
Ama artık çok geç. Çünkü atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiştir. PKK bu dingin süreçte dağda olamadığı kadar şehirlerde etkindir ve tehlikelidir.
S. Erdoğan başta olmak üzere artık sıradan AKP’li siyasetçiler bile Sivas’ın ötesinde rahat değiller. Bakmayın siz bunların AKP’de tartışılmıyor gibi göründüğüne. AKP’nin içi fokur fokur kaynamakta! AKP’lilerde bu vatanın evlatları, onlarda vatanlarını bizim kadar sevmekteler. Ve Erdoğan’a sabırlarının da sonuna gelmekteler.
Susturulmuş ve bastırılmış basın bile artık; Doğu ve Güneydoğu’da PKK’nın ÖZERKLİK ilanından bahsetmektedir. Demek ki durum çok vahim!
Bu suçlar, ülkenin bu hale gelmesine, “Çözüm Süreci” saçmalığı adına göz yuman Erdoğan’ındır. Acaba kendisi, koruma ordusu olamadan Sivas’ın ötesine gidebilecek kadar yürekli midir?
Bu pisliği ve adiliği, “Çözüm Sürecini Kurban etmeyiz” kararlılığı ile sürdürmeye niyetli hemşehrim Davutoğlu da günahlıdır.
Bu günah, onun boynunda bir yafta gibi asılı kalacaktır ve bu millet asla unutmayacaktır. Bu ülkenin Başbakanı, acaba gerçekten Davutoğlu mu?
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı