Demokratik parlamenter sistem, çağımızın bilinen iyi devlet idaresidir. Bu sistemin, kimi ülkelere göre farklı uygulamaları olsa da.
Çift meclisli, tam başkanlık, yarı başkanlık, kısmi monarşi gibi uygulamaları da görülmektedir. Çoğunluk olarak, bizdeki gibi tek meclisli sistemdir uygulanan.
Bu sistemde icraat ve sorumluluk; Yürütme denen hükümete aittir. Yasama, yürütmeyi kısmen denetler. Bizde ne yazık ki denetlenemiyor. Çünkü TBMM, halkın seçtiği vekillerden değil parti Genel Başkanlarının dayatmayla seçtirdiği vekillerden oluştuğu için
S. R.T. Erdoğan, son yılların; kendine özgü hal ve davranışlarıyla toplumda yer edinmiş bir siyasetçidir. Kutuplaşma ve çatışma kültürünü, kendine strateji olarak seçmiş ve böyle de devam etmektedir. Bu tavır, sevenlerinin yanı sıra nefret edenlerini de doğurmuştur.
Toplum, son yıllarda alabildiğine bölünmüş ve kutuplaştırılmıştır Bu ayrımcılık, hizmetliden, okul müdürlerine kadar, valilerden, yargı mensuplarına kadar geniş bir yelpazede kendini iyiden iyiye hissettirmektedir.
Toplum, uzlaşma ve ortak akılda buluşma yerine; çoğunluğun baskısı ile yönetilmektedir. Yeni Anayasa’yı da böyle yapmak istemekteler.
Bu, nereye kadar gidecek Allah bilir. S.Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu. Mevcut Anayasa’nın amir hükmüne rağmen tarafsız olamamakta! Meydanlara inmekte, hükümetin başı gibi konuşmakta, bağımsız Devlet Kurumlarıyla sürtüşmelere girmekte, tenkit, tehdit etmekte! Kurucusu olduğu parti adına oy, Yeni Anayasa ve yeni Türkiye adına 400 milletvekili istemektedir.
Bazı yalaka taraftar ve kalemsörler ise bu istediği, “Canım parti adı mı söyledi. Öylesine istedi. Bu parti neden CHP, MHP, HDP olmasın” diye milletin aklıyla dalga geçmekteler.
Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner. Ayarını bozduğunuz kantar, gün gelir sizi de tartar. Mahkemenin kadıya mülk olduğu nerede görülmüş ki.
S. Erdoğan, o kadar şaibe ve iddianın odağında ki, hakkında o kadar hukuksuz ve yolsuzluk suçlamaları var ki, bunlardan şimdilik çoğulcu gücü ile sıyırmış görünmektedir. Ama yarınların neye gebe olduğunu kim bilebilir.
Onun için de, “Bu sistem bize ayak bağı oluyor. Başkanlık gerekli” demektedir.
Ey! AKP’ye iş yapıyor diye S. Erdoğan’a da alnı seccadeli diye oy veren seçmen kardeşlerim: S.Erdoğan nasıl bir başkanlık istemekte biliyor musunuz?
ABD’deki gibi olmaz diyor. Çünkü orada Obama’nın karşısında onu frenleyen güçlü bir SENATO var. Fransa’da ki gibi olmaz orada da Başkanı denetleyen parlamento var.
Ya nasıl bir başkanlık istemekte?
Dediğim dedik çaldığım zurna. Bana, benden başka kimsenin karışamayacağı bir BAŞKANLIK sistemi.
Şu an bile S.Erdoğan’ı denetleyen bir kurum yok! Onun içinde Anayasa’yı ihlal etmekten çekinmiyor. Böylesi bir insana istediği Başkanlık sistemi verilir mi? Yeni bir HİTLER olmayacağının garantisi ve teminatı nedir endişesindeyiz?
Kendileri de zaten açık açık, “ABD’deki gibi başkanlık olsun da; zavallı Obama’mı olayım demekte!”
Onun istediği, kendine özgü, önünde hiçbir engel ve gücün olmadığı bir Başkanlık. Siz böyle bir sisteme EVET der misiniz?
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı