17 Aralık “Büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu” ülkede bazı bilinmeyenleri su yüzüne çıkardı.
Müslüman bildiğimiz kim yöneticilerin:
Paraya ve kadına zaaflarını,
Ellerindeki devlet gücünü şahsi çıkarları için kullandıklarını,
Rüşvet konusunda fazla hassa olmadıklarını,
Yolsuzluğu da rahatça yapabildiklerini,
Müslüman kesimlerin dini hassasiyetlerini kullanabildiklerini,
Para söz konusu olduğunda, paranın renginin ve dininin önemli olmadığını,
Kimi iş adamlarımızın, menfaatleri için rahatlıkla rüşvet verebildiklerini
Öğrenmiş olduk.
Bunlardan İranlı sözde iş adamı birisi, Türkiye’de kimi bakanları, bürokratları RÜŞVET yalına alıştırmış. Oysa İslam: “Rüşveti verende alanda ziyandadır”.
İran bile, Zencani denen rüşvetçiyi tutuklayıp mal varlıklarını dondurmuş olmasına rağmen; bizim İranlı bala, verdiği rüşvetleri, “Beni en kısa zamanda çıkarmazsanız açıklarım” tehdidi ile hem mal varlığın hem de hürriyetini kurtardı.
Şantajın işe yardığını gördü ya!
Şantaj yoluyla neleri yapabileceğini anladı ya!
Bu densiz oğlan, birilerinin “Haydi yiğidim!” desteklemesiyle MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli hakkında bana, “ŞARLATAN” diye hakaret etti gerekçesiyle yüz bin liralık dava açmış.
Hızını alamamış aynı tarzda bir dava da, CHP lideri S. Kemal Kılıçdaroğlu hakkında açmış.
Eh ne diyelim.
Yiyen boğaz utansın!
Adam genç yaşında o kadar tecrübeli o kadar deneyimli ki; “Orospu ile (Özür dilerim) memurun rüşvetini peşin vereceksin!” mantığında.
Aşağı yukarı orospuları anlamak mümkün de… Ya memurlar kim?
Bu Acem haklı!
Bir Atasözümüz: “Sirkeler büyüdü BİT, enikler büyüdü İT oldular!” derdi.
Bu söz çok manidar değil mi?
İranlı bu adamı kimler, bu kadar bi perva yaptı? Diye sormamak, düşünmemek imkânsız değil mi?
Adam en kısa sürede hem hürriyetini hem de mal varlığını kurtarmadı mı?
Acaba bu gücü, “Sen meraklanma. Sana bir şey olursa önüne yatarım!”diyenlerden mi almakta?
Acaba Türk adaleti, bu davaya nasıl bakacak?
Asil ve necip Türk milleti adına nasıl bir karar verecek?
Kamuoyu bu soruların cevaplarını merakla beklemekte!
Tutanak ve tapelerle kesin olduğu ortalıkta dolaşan bir “Yolsuzluk ve rüşvet iddiası” var. Bu suçlamalara dayanılarak dört bakanın koltuklarından edilmesi var.
Rüşvet ve yolsuzluk yok idiyse bakanlar neden gitti? Bir bakan, “Biz ne yaptıysak Başbakan’ın haberi var. O’nun direktifleri ile yaptık. O da istifa etsin!” beyanı var.
Bakanlar gittiğine göre, “Yolsuzluk ve rüşveti” nereye koyacağız?
İki ucu pis bir değnek var. Ne taraftan tutsak elimize pislik bulaşmakta!
Bütün bu gerçekler ortada iken bu zatın, MHP ve CHP liderlerini mahkemeye vermesi büyük pişkinlik ve büyük cesaret
Muhterem benim ülkemde karpuz kesmeye kalkışmakta!
Helal olsun!
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı
