Toplumu toplum yapan, milleti millet yapan nesillerdir. Peki nesilleri nesil haline getiren, onları Türk ve İslâm harcı ile yoğuranlar, tarihlerini belleten, kültürlerini tanıtan örf ve adetlerini bir oya gibi nakış nakış yüreklere, beyinlere işleyenler kimlerdir?
Elbette öğretmenlerden, öğretmenlerimizden bahsediyorum; eli öpülesice öğretmenlerden.
Yeni nesiller kimin eseri olacaktır?
Öğretmenlerin!
“Bana bir harf öğretenin kölesi olurum!” diyen Allah’ın aslanı Hz. Ali bu sözü öylesine mi söylemişti?
Bu kadar girişten sonra gelelim konumuza; 24 Kasım Öğretmenler gününü; her
yıl şaşalarla kutlamaya çalışırız, saygı değer öğretmenlerimizin bin bir türlü sıkıntıları arasında.
Öğretmenler bir ülkenin elit kesimini oluşturmalıdırlar.
Merhametsizlik, acımasızlık, haksızlık, alın terine saygısızlık, iş ahlâkına boş vermişlik, rüşvet, yolsuzluk, adam kayırma, torpil, çevreye duyarsızlık, yaşlılarına hürmetsizlik günümüzün problemleri arasında değil mi?
Bunları nasıl ve kiminle düzelteceksiniz? Öğretmenlerle değil mi?.
Öğretmenlerimiz, günümüz Türkiye’sinde dünün Türkiye’sinden daha kötü şartlarda eğitim ve öğretim hizmeti vermeye çalışmaktalar.
Her şeyden önce öğretmenler ikiye bölünmüş vaziyetteler: kadrolu öğretmenlerle ücretli öğretmenlerin ne olduğunu bana birileri lütfen açıklasın?
Aynı okulda aynı programı uygulayan öğretmenlerden bazısını ücretli olarak görevlendirmek, hangi vicdanın ve hangi mantığın eseridir Allah aşkına?
Siyasi baskılar ve yandaş sendika dayatmaları da işin tuzu biberidir. Atamalarda liyakatın değil, yandaş sendikanın ya da ülkeyi yöneten siyasi erkin adamı olma ilkesizliği de bir başka derttir öğretmenler için. Milli Eğitim Müdürleri, devletin memuru gibi değil, siyasi partinin ve malum sendikanın görevlileri gibi müdürlük yapmaktalarGeçelim bunu da.
Öğretmenler, ekonomik çıkmazdalar:.
Öğretmenler, kredi kartları açmazının girdabında sürüklenmekteler.
Öğretmenler, ikinci bir iş bulma ve çalışabilmenin ezikliğindeler.
Türk Eğitim Sen bir araştırma yapmış ki, insanın içini karartmakta, vicdanları (olanlarda) sızlatmakta. Öğretmenlerin yüzde 72.4’ü kirada oturuyor, yüzde 78.8’i ek bir iş yapmakta, yüzde 93.8’i kredi kartı mağduru ki, ek ders vermekten, işportacılıktan, boya badanacılığa, garsonluğa kadar pek çok iş kolunu saymakta
Bu durumda kimin utanması, kimlerin yüzünün kızarması gerekir?
Ama biz 24 Kasımlarda öğretmenler gününü kutlamaktayız: yılın öğretmenini seçeriz,Şehirlerin ekâbirleri, bu kutlamalara eşlik ederler. Öğretmenliğin kutsallığından, ulviliğinden dem vururlar, öğretmen sevgisi anlatan şiirler okunur, nutuklar atılır.
Oysa istisnasız hepsi bilirler ki, öğretmen de öğretmenlik mesleği de ne hak ettiği yerde ne de konumdadır!
Oysa girmek için yırtındığımız AB ülkelerinde: öğretmenler, maaş sıralamasında üçüncülük ile beşincilik arasındadır.. Acaba benim ülkem de kaçıncı sırada?
İşte bu değerli insanlara, senede bir gün; şiirli, nutuklu, sade bir tek gün anma programı yaparak, ağızlarına yarım parmak bal mı sürdüğümüzü sanıyoruz?
Türk öğretmenini tez zamanda hak ettiği maaş ve saygınlık sınıfına yükseltmeliyiz.
Her şeye rağmen değerli meslektaşlarım, siz yine de dik durun, ama size emanet edilen ülke evlatlarını yetiştirmekten bir an bile geri durmayınız.
Gününüz kutlu, haneniz mutlu, geleceğiniz umutlu olsun.
Esen kalınız.
NOT: Öğretmenler Gününüz kutlu, mutlu ve gönlünüzce olsun değerli meslektaşlarım.
Konya Öğretmen Evi’nin oyun salonu öğretmenlere bir ceza olarak kapatılmış ve oturma salonuna dönüştürülmüştür.
Bu hatanın düzeltilmesi gerektiği kanaatindeyim.