Nazım Peker
Nazım Peker

Dünyadan Geçenler Nasıl Bilinmekte?

Dünyanın yaşını ve insanlık tarihini, şöyle bir gözlerinizin önüne getiriniz; neleri ve kimleri hatırlayacaksınız?
 
İnsanlık tarihine bakınca, binlerce yıl diliminde kim bilir kimler geldi kimler geçti, kimler bir “HOŞ SADA” bırakabildiler?
 
Bazı olayların yanında bazılarını da eserleriyle hatırlarız. Muhammed Hamidi’nin, “Kişi odur ki koya bir eser. Eseri olmayanın yerinde yeller eser.” Vecizesinde eser denilen şey acaba nedir?
 
Neron’un Roma’yı yakışı mı, Firavun’un zulmü mü, Züleyha’nın Hz, Yusuf’a ahlâksız teklifi mi, Babil’in kuleleri mi, Anibal’ın Kartaca seferi mi, Hz. Ömer’in adaleti mi, Hz. İbrahim’in ateşteki sabrı mı, Hitler’in Yahudi, Fransızların Cezayir, Amerikalıların Kızılderili kıyımları mı, Fatih’in gemileri karada yürütmesi mi?
 
Ama biz yine de kendi kültürümüze bir bakalım:
 
Bizim kültürümüzde çok istisnai birkaç olay dışında dişe dokunur zalimlik, zulüm yoktur, göremezsiniz, bulamazsınız..
 
Bizim kültürümüzde, Mevlana, Yunus Emre, Karacaoğlan, Şeyh Edebali, Dedekorkut, Karacaoğlan, Çanakkale, Sakarya, Ergenekon vardır. Hepsi de yüz akı olaylar ve kişilerdir.
 
Değil yüzyıllar, bin yıllar geçse de unutulmazlar, unutturulamazlar.
 
Tarihim ve kültürüm bunun gibi nice şair, düşünür, bilim adamı, devlet adamı ile doludur.
 
Bunların sözleri, bugün bile dilimizden düşmemekte, edebiyat tarihinin baş sıralarında yerlerini almaktalar.
 
Ben hepinizin bildiği bir ŞEYHİN sözlerinden bahsedeceğim. Yıl, Osmanlı’nın kuruluş yılları Osman Gazi dönemidir.
 
Devrin dehalarından Şeyh Edebali, etrafını bir fener, bir güneş gibi aydınlatmaktadır. Bu günkülerden bir farkla; O, asla ve asla ŞEYHLİKTEN, ŞAHLIĞA özenmemiştir. Akçeli işlerin içinde bulunmamıştır.
 
O’nun aynı zamanda da damadı olan Osman Bey’e bir tavsiyesi-öğüdü var ki; bugün bile dikkatle ve ibretle okunup, derin derin düşündürmektedir bizleri
 
Bu sözlere, bu öğütlere, bu nasihatlere sırtınızı dönmek ne mümkün?
 
Onun sözlerini hâlâ ibretle okurum; masamın üzerindedir, dolabımın yanındadır.
 
İzninizle damadına verdiği öğütlerini beraberce bir daha hatırlayalım.
 
Hatırlayalım ki ne kadar ihtiyacımızın olduğunu bir kere daha görelim. Okuyalım ki, içine düştüğümüz buhranın farkına varalım, nedenlerine kafa yoralım.
 
Öğütlerinin adı, “EY OĞUL!” dur:
  “ İnsanlar vardır şafak vaktinde doğar,
   Akşam ezanında ölürler,
   Avun oğlum avun;
   Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelâmlısın.
   Ama; bunları nerede nasıl kullanacağını bilmezsen,
   Sabah rüzgârında savrulur gidersin.
   Öfken ve nefsin bir olup, aklını yener.
   Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olmalısın.
   Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir.
  Bütün fethedilmemiş sırlar, bilinmeyenler,
   Görünmeyenler, ancak; senin FAZİLET ve ERDEMLERİNLE gün ışığına çıkacaktır.
   Ananı, atanı say! Bereket büyüklerle beraberdir.
   Bu dünyada inancını kaybedersen,
   Yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol, her sözü üzerine alma.
  Gördün mü söyleme, bildin mi bilme. Sevildiğin yere sık gidip gelme;
  Kalkar muhabbetin, itibarın olmaz.
  Üç kişiye acı;
  Cahiller arasında ALİME, zenginken FAKİR düşene, hatırlı iken İTİBARINI kaybedene….
  Unutma ki! Yüksek yer tutanlar; aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
  Haklı olduğunda mücadele edenden korkma!
   Bilesin ki! Atın iyisine DORU, yiğidin iyisine DELİ derler.”
  Şeyh EDEBALİ
 
Var mı bu sözün üzerine söz söyleyen?
 
Başımızı ellerimizin arasına alıp düşünmeye değmez mi?
 
Esen kalınız.   

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!