Nazım Peker
Nazım Peker

Dünyada Tererörizm ve Önlenme Yolları

Terör, eski deyimle ANARŞİZM demektir. Dünya, ülkelerdeki terör örgütleri ve teröristler ile boğuşmaktadır.

Terörün amacı, bir toplumda otorite ve düzenin bozulmasını toplumda kaos ortamı oluşturarak toplumun direncini kırmayı, korkutmayı, sindirmeyi ilke edinir.
 
Böylece, otorite ve düzenin olmadığı, sindirilmiş toplumlarda terör; amacına ulaşır. İsteklerini fertlere ve ülkelere rahatlıkla kabul ettirir.
 
Terör, devlet ihtiyacını ret eder. Bunun için de devlet idaresini kısmen veya tamamen yok eder.
 
Terör, günümüzde kurumsallaşmış olsa da kökü ta eskilere gider. M.Ö. 342-270 yılları arasında yaşayan Yunanlı filozof ZENO anarşi- terör felsefesinin ilk temsilcisidir.
 
Her çağda kendine taraf bulan terör, tarih boyunca toplumları, ülkeleri, devletleri tehdit etmiştir.
 
Terör, devletin yokluğunu, kaosu ve korkutmayı amaç edindiği içindir ki, eylemlerinde de devamlı devleti hedef almıştır. Terör örgütlerinin ölüm listelerinin başında devlet adamları, devletin askerleri, polisleri ve devleti temsil eden kurumlar ve şahsiyetler vardır.
 
Günümüzde ve tarih boyunca devletleri hedef alan ve tehdit eden terör ABD başkanlarından William Mc. Kinley, J. Kenedy, Rus Çarı II.  Aleksandır, Avusturya imparatoriçesi Elizabeth, Osmanlı padişahlarından Genç Osman, III. Selim, Abdülaziz, Türkiye Cumhuriyeti başbakanlarından Nihat Erim, İtalya kralı Umbarto teröristler tarafından öldürülen belli başlı devlet adamlarındandır.
 
Terör özellikle 18 ve 19. YY’da Avrupa ve ABD’de yayılmış ve bir fikir akımı haline gelmiştir. Terör örgütleri ve teröristler yaptıkları dişe dokunur ses getiren eylemleri ile fikirlerini yaptırmak noktasına kimi zaman ulaşmışlardır. Bu eylemleri kimi sosyologlar ve kimi düşünürlerde desteklemişlerdir. Tıpkı günümüzde TERÖR örgütlerini dolaylı ve dolaysız destekleyen zenginler ve devletler gibi. İngiliz William Godwin, Fransız J.P. Proudhan bunların başında gelir.
  19. yy sonlarında Rus teröristi-anarşisti BAKUNİN, önderliğinde terör eylemleri ülkeler arası başlatılmıştır.
 
Daha sonraları kurumsallaşan terör ve teröristler, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası nükleer dengenin kurulmasıyla “SICAK SAVAŞI” göze alamayan büyük ve sanayileşmiş zengin devletler, ekonomik ve siyasal isteklerini gerçekleştirmek için terörü, etkin bir SİLAH olarak seçtiler ve acımasızca da kullanmaktalar.
 
Bu sayede, kendi ekonomik güçlerini tüketmeden, kendi insanlarını telef etmeden; amaçlarını gerçekleştirmek istedikleri devletlerin içlerinden çeşitli isteklerle oluşturdukları teröristler ve terör örgütleriyle emellerine ulaşmak istemişler ve çoğu zamanda başarmışlardır.
 
Oluşturdukları bu terör örgütleri, ülkelerinde gerçekleştirdikleri terör eylemleri ile ülkelerini diz çöktürmeye ve görünürde kendi isteklerini aslında ise taşeronluğunu yaptıkları ülkelerin amaçlarının elde edilmesine zemin hazırlarlar.
 
Terör eylemleri öyle sistemli yapılır ki, terörün muhatabı olan ülke her Allah’ın günü migren ağrıları tutan insan konumuna getirilir. Terör belasıyla uğraşmaktan ülkenin başka işlerine vakit ayıramaz, yatırım yapamaz, ülkeyi yönetemez hale gelir.
 
Böylece o ülke üzerinde amaçları olan ülkeler güya barış adına, analar ağlamasın adına devreye girerler. Dolaylı olarak şartlarını belirtirler. Zavallı duruma düşen ülkenin ise bu istekleri karşılamaktan başka çaresi kalmamıştır.
 
Ya değilse ülkesi iç savaşa girecektir. Daha da kötüsü parçalanıp bölünecektir.
 
Durum hâsıl olmuştur.
 
Gelişmiş ülke amacına ermiştir.
 
İş bununla biter mi?
 
Elbette hayır.
 
Terör diri tutulur. Demoklesin kılıcı gibi ülkenin başında sallandırılır. Ölümü gösterip hastalığa razı ederler.
 
Terörü destekleyen ülkeler kendi aralarında bile rekabete girerler; “ Sen daha çok menfaat sağlama ben, daha çok menfaat sağlayayım.” diye.
 
Uluslar arası terör; 1950-1960 arası planlı bir hazırlık dönemi geçirir. Özellikle de 70’li yıllarda pek çok devletin başına bela olan TERÖR, 1980’lerde zirve yapar ve doruk noktasına ulaşır/ulaştırılır. Güney Amerika, Ortadoğu, Batı Avrupa, Afrika ve Asya ülkeleri terörden en çok zarar gören coğrafyalar olur.
 
Neden?
 
Buraların yeraltı ve yerüstü zenginliklerini gözlerinizin önüne getiriniz.
 
Terörü, gelişmiş devletlerin destekleyip büyüttüğü kadar terörün etkinleşmesinde; ulaşım ve haberleşmenin gelişmesi teknolojinin; silahları daha hafif, daha kolay taşınır hale getirmesi, terörün en büyük mali kaynağı olan UYUŞTURUCU ve SİLAH ticaretinin bazı devletlerce kimi zaman gizli, kimi zaman açıktan desteklenmesi, terör örgütlerinin; istihbarat, eğitim, malzeme temini ve eylem konularında işbirliğinin kolayca yapılabilmesi, terör örgütlerinin barındıkları ülkelere zarar vermedikçe bu ülkeler tarafından kollanması, barındırılması ve eylemleri hakkında hareketsiz kalması, Batılı demokratik ülkeler ile diğer demokratik ülkelerdeki yönetimlerin terörün gelişmesine uygun ortamlar sağlaması, terör örgütlerinin eylemlerinin çeşitli medya kuruluşlarıyla halka propaganda şeklinde takdim edilmesi gibi etmenler de terörün gelişmesinde, yaygınlaşmasında ve eylemlerini rahatlıkla yapabilmesinde en büyük etkenlerdir.
 
Ülkemiz ne yazık ki, stratejik konumu ve doğal zenginlikleri ile sürekli yabancıların ilgi odağı olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Bunun içindir ki ülkemiz, ta eskilerden beri dış güçlerin terör hareketlerine sahne olmuştur. Sultan II. Abdülhamit’e meşhur Belçikalı terörist “JORRİS” tarafından suikast düzenlenmiştir, Sadrazam Mahmut Şevket Paşa vurulmuştur
 
Ermeni Terör örgütleri ve ABD ile AB (Avrupa Birliği ülkeleri), Siyonizm ve onun uzantısı MOSSAD, Irak, Suriye, Rusya tarafından beslenip sırtı sıvazlanan PKK vasıtasıyla binlerce insanımız, devlet adamlarımız, öğretmen, doktor, bekçi, subay, korucu, mühendisimiz haksız yere şehit edilerek öldürülmüşlerdir. Bu terör örgütünün son rakamlara göre devletimize mali zararının 190 milyar dolar olduğu ifade edilmektedir.
 
TERÖR NASIL ÖNLENİR:
 
Terörün önlenmesinin en basit yolu; teröre karşı uluslar arası samimi ve güçlü bir işbirliğinden geçmektedir.
 
Terörün mali kaynaklarını, iletişim kanallarını (Tv, Radyo, İnternet ağı gibi), uyuşturucu ticaretini, silah teminini kesmekten geçer. Terörün yaşayacağı mekânların yok edilmesi ve onlara yaşama alanları bırakılmaması da bir başka yoldur.
 
Terör örgütünün en büyük korkusu silah bulamamasıdır. Çünkü terör, eylem yaptıkça vardır ve gündemdedir. Eylemsizlik onun topluca İNTİHARIDIR.
 
Gelişmiş ve zengin ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin zenginliklerine göz koymayacaklar. Yasal yollardan ihtiyaçlarını karşılayıp TERÖRE arka çıkmadıkları gün, dünyada terörün son bulduğu gün olacaktır.
 
Bundan gerisi; suya yazı yazmaktır, teferruattır.
 
Asıl olan esas; Terörle dişe diş mücadele etmektir, müzakere yolunu açmamak; ona kazandım duygusu vermemektir. Uluslar arası samimi ve güçlü bir işbirliğidir.
 
Bu yapıldığı gün; dünyanın tarihten beri gelen büyük bir baş belasından kurtulduğunun miladı olacaktır.
 
Terörsüz yıllar dileğiyle.

Esen kalınız.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!