Binlerce İmam-Hatip liselerimiz, onlarca İlahiyat Fakültelerimiz olmasına karşın. Buralardan da yüz binlerce dindar (!) nesil yetişmesine rağmen; sokakların pisliği, park ve bahçelerin rezilliği, YALANCILIK, DOLANDIRICILIK, hırsızlık, rüşvet, iltimas, taciz, saygısızlık ve sevgisizlik neden bu kadar fazla?
Elbette bütün suçu bu güzide okullara yüklemek haksızlık olur da… Buradan mezun olanların hal ve hareketleriyle, davranış ve tutumlarıyla topluma örnek olmaları gerekmez miydi?
Bir Atasözümüz: “Üzüm üzüme baka baka kararır.” Demiyor mu?
Neden toplum bu dini eğitim almış, dindar nesle bakarak düzelme eğiliminde değil de aksine……?
Bu okullar sanırım, Kuran’dan ziyade hadis ve sünnet üzerinde yoğunlaşmakta ya da işi siyasete indirgeyerek, basit onun bunun kitabından ve İlmihallerden öğretim yapmaktalar.
Sakın ha! Bu nasıl bir yazı demeyiniz.
Toplumun yapısını gördükçe ülkem, milletim ve mensup olduğum mükemmel dinim İslam ve güzide peygamberi Hz. Muhammet adına üzülmekteyim.
Çok gezen biriyim.
Çok insanlarla da temasım vardır.
Nice sarhoşlar nice ateistler tanıdım hemen hemen hepsi de dürüst ve güvenilir insanlar.
Neden?
Demek ki bizlerin eksik eğitim aldığımız konular var. Öyleyse şunu göz ardı etmeyelim.
Çocuklarımıza ibadetleri öğretmeden önce ahlaklı, dürüst, saygılı, efendi, güvenilir olmayı. Alın terine saygı ve hürmeti, kul hakkını ve çalmamayı öğretmeliyiz.
Ya değilse gençlerimiz:
Namaz kılan bir HIRSIZ,
Oruç tutan bir SAPIK,
Hac’ca-Umre’ye giden bir YALANCI,
Allahüekber diyen bir TERÖRİST,
Dindarım diyen bir KİNDAR…… olabilir.
Siz böyle bir nesil, böyle bir gençlik, böyle bir evlat ister misiniz? İstenen ve özlenen: dindar ve kindar bir nesil mi?
Eğer bu güzide dini; şunun bunun yazdığı ya da yorumladığı kaynaklardan öğrenirseniz: kaçınılmaz sonuç pek acıdır.
Onun için bu güzel ve mükemmel dini Kaynağından ve onun temsilcisi Hz. Muhammed’den öğrenmeliyiz.
Esen kalınız.
