Her Salı siyasi partilerin seçmenine ve Türk halkına esip-gürleme günüdür.
Bütün liderler, geçmiş bir haftanın ve gelecek bir haftanın öz ve anlamlı konuşmasını ve değerlendirmesini yaparlar.
Mesajlar verirler.
Neler yapacaklarını, neden yapacaklarını, nasıl yapacaklarını söylerler.
Ne yazık ki, son on yıldır Türkiye’de siyaset ve siyaset edebiyatı yerlerde sürünmekte.
Ne edep, ne adap kalmadı.
Küfür ve hakaretlerden başka şey bilmez, duymaz olduk.
Neden acaba?
Suç siyasetçilerde mi? Yoksa onları o makamlara taşıyan biz seçmenlerde mi?
07.03.2017 Salı günü MHP lideri Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin ülkücülere nasihatleri vardı.
Gelecek nesillere, ülkücü iradeye düşünme ve ne oldu sorularını cevaplama olanağı sunacaktır.
Bay Bahçeli aldı sazı, görelim ne söyledi?
“Hayâsı pazara çıkmışların hayâsızlığı… -Dillere düşmüşlerin hamakatlığı ( geri zekâlılığı, ahmaklığı, budalalığı) resmiyet kazanmışların çarpık ve çürük iddiaları…
-Aciz ve kof söylemler… At görse aksayan, su görse susayan, ekmek görse acıkan, üç hilali görünce kabuslar gören kripto elemanlar…
-İşbirlikçi piyonlar, hezeyan bataklığında çırpınanlar… Gavur gemisi gibi yan gidip, kuyruklarının giremediği yere başlarını sokmaya çabalayanlar… Bazı kokuşmuşlar, Avara kasnak gibi fırıl fırıl dönenler…
-Bre densizler, bu iftiraları size kim öğretiyor? Utanmalarını kaybetmiş, şuurlarını aldırmış zübükzadeler… Musibetin çıbanları…
-Ülkücü lastiğe sıkıyor da beyine neden sıkmıyor?”
Sayın Bahçeli’ye 1965 den beri Ülkücü camianın bir ferdi olarak, bana yakıştırdığı bu sıfatları kabul etmediği ve aynen iade ettiğimi… Hakkımı ise asla helal etmediğimi bildiriyorum.
Türk siyasetine ve siyaset edebiyatına böyle naif, zarif ve kibar sözler(!) kazandırdığı için de teşekkür ediyorum.
MHP’ye de böylesi bir Genel Başkan yakışırdı… Vurdu mu deviren, kodu mu oturtan, her girdiği seçimi alnın akıyla kaybeden, yıllar geçtikçe MHP’yi küçülten… Helal olsun!
Esen kalınız.