Dershaneler Kapatılsın mı?

Sevgili okurlarım! Gündem yine allak bullak!  Diyarbakır’da bir Kürt devletinin oluşumu hızlandırılırken, öbür tarafta Türk eğitiminin bir parçası olan DERSANELERİN kapatılması, kızlı-erkekli eğitim sakıncalı olduğu hızla gündeme oturtuldu.
 
Bu gündem gerekli miydi derseniz.. Bana göre gereksizdi.
 
Ben deneyimli ve emekli bir öğretmen olarak ta başından beri DERSANALERE de ÖZEL OKULLARA da yardımcı kitaplara da karşıyım. Devlet varsa, eğitim de devletin işi olmalıdır. Eğitim birilerinin insafına terk edilecek kadar önemsiz değildir.
 
Gelelim konumuza: DERSHANELER
 
Bu dershane gerçeği nereden çıktı ve nasıl oluştu?
 
Devlet, eğitimi gereği gibi planlayamadığı ve yürütemediği için, bir boşluk oluştu. Bu boşluğun temel sebeplerinden birisi beklide en önemlisi TEST usulü Üniversiteye giriş SINAVLARIDIR.
 
Bu sınavlar, yazma ve yorumdan ziyade verilen seçenekten, doğruyu BULMA ve zaman sistemine dayandığı için, PRATİK OLMAYI gerektirmektedir.
 
Kimi bölgelerde bazı derslerin, öğretmenleri ya olmadığından ya da vaktinde atanmadığından; eğitimde gözle görülür gerilikler oluşmaktadır.
 
Milli Eğitim Bakanlarımız, sağ olsunlar siyasi eğilimlerine göre, Eğitime yön vermeye çalıştıklarından dolayı da, eğitimde olumsuz aksamalar olmaktadır.
 
Bizim Eğitim sistemimiz ise ağırlaştırılmış konularla, özel gün ve hafta kutlamalarıyla yoğunlaştırıldığı, siyasilerin karşılama protokollerinde görevlendirildiği için, öğretmenlerimiz; konu yetiştireceğiz diye bu “pratikliği” öğrencilere gerektiği gibi verememekteler.
 
Dershane gerçeği bu ve bunun gibi Türkiye gerçeklerinden doğmuş bir yan eğitim sistemidir. Burada da adaletsizlik vardı. Parası olanlar iyi dershaneler gidiyor. İyi eğitim ve pratik kazanıyor. Parası olamayanlar da eh işte…
 
Dershaneler, pek çok alanda, Milli Eğitim Bakanlığı’na fark atmış durundadırlar ve Bakanlığın çok daha ilerisindedirler.
 
Öyle ki, bu dershaneler bir kurun oluşturmuşlar: gerek fiziki yapı gerekse eğitim kadroları yönünden azımsanamayacak bir sektör halini almışlardır.
 
Denildiğine göre; altı yüz bin kişilik bir sektör ve sistemden bahsedilmekte.
 
Bakanlık ve Başbakan, “Okullaşsınlar, okula dönsünler, bizde maddi yardımda bulunalım” diye saçma-sapan laf etmekteler. Kendi saçını tarayamayan, başkalarının saçına düzen vermeye kalkar mı? Bakanlık, öğretmensiz okulları, branş öğretmeni atayamayan dersleri halletti de iş, dershaneleri düzeltmeye mi kaldı?
 
“ATANAMAYAN ÖĞRETMENLER” rezaletini çözdü de iş, kala kala DERSHANELERİ kapatmaya mı kaldı?
   
M. E. Bakanlığı, “2023’de LİDER ÜLKE TÜRKİYE” hedefine göre; “2023’de hangi branşlara ne kadar öğretmen gerekecek!” planlamasını yaptı mı acaba?
 
2013’de de Türkiye, “ATANAMAYAN ÖĞRETMENLER” ayıbıyla mı uğraşacak?
 
Girmek için, kişiliğimizden bile ödün verdiğimiz AB ülkelerinde EĞİTİM, nasıldır? Merak edip inceledik mi? Yoksa Türkiye’yi, nasıl içi boş İmam-Hatiplere çevirerek, arka bahçemiz yaparız mı hesabındayız?
 
Meslek okulları, bu ülkenin sanayileşme devrimine CEVAP verecek haldeler mi? Verilen yabancı dil eğitimleri, acaba; dünya standartlarında mı?
 
Bütün bunları bitirdik. Türk Milli Eğitim sistemini yüz üstü sürünmekten kurtardık. Okulları fiziksel olarak, donanım olarak, öğretmen ve hizmetli kadrosu olarak iyileştirdik, standartlaştırdık: Dershanelere gerek kalmadı, kapatalım gitsin öyle mi?
 
Bugüne kadar, Dershane parasını ödeyemediği için bir kişi intihar etmiş. Atanamayan öğretmenlerden kaç kişi İNTİHAR etti biliyor musunuz? Aldığı maaşla geçinemediği için, kaç öğretmen eşinden ayrılmıştır, kaç öğretmen KREDİ KARTI borcunu ödeyemediği için HAYATINA son vermiştir istatistiğini tuttunuz mu?
 
Eğitimde sorun kalmaz. Eğitim çağdaş ülkeler seviyesine çıkar. Üniversiteler TEST usulü sınavı terk eder; bilgi ve beceriye dayanan bir sistem gelir. Dershaneleri kapatırsınız.
 
Hamam aynı, tas aynı! Dershaneleri kapatmak hangi siyasi düşüncenin ürünü? Sağ elinizle sol kulağınızı göstermekten vaz geçiniz
 
Lütfen açıkça, HERİF gibi söyleyiniz?
 
Esen kalınız.