Öncelikle bir Konyalı hemşehrimin bu koltuğa oturması, bizleri elbette sevindirdi. Sevmesek de o, bizim hemşehrimizdir. Erdoğan’ın bakanları içindeki ender Türklerden biridir.
S. Davutoğlu, 21 Ağustos günü, kendisinin adı; Başbakanlık ve AKP Genel Başkanlığı için açıklandığında, önce sevindim sonra da EYVAH dedim.
Çünkü S. Erdoğan kime kardeşim dediyse o kişiler hiç onmamışlardır.
S. Gül içinde aynı, “Cumhurbaşkanı adayımız, Abdullah GÜL kardeşimiz” dememiş miydi? Abdullah GÜL, S. Erdoğan’ın bir dediğini iki etmemesine rağmen, her gelen yasayı okumadan imza etmesine rağmen; S. Gül’ün konumu ortada değil mi?
Bu işe ziyadesiyle üzülen Hayrünisa Hanım, isyanlarda değil mi? “Her şeyi biliyoruz, isyanı –direnişi ben başlatıyorum” demedi mi?
S. Davutoğlu, bilgi ve donanım olarak, S. Erdoğan’dan çok ama çok öndedir. Dil biliyor, kitapları var, akademisyen kimliği var.
S. Gül’de öyle idi.
İşin en can alıcı noktası da, S. Erdoğan’ın, “Ben oturan bir Cumhurbaşkanı olmayacağım. Anayasal yetkilerimi sonuna kadar kullanacağım” açıklamasıdır. S. Erdoğan diyor ki, “Başbakan’ı ve Bakanlar kurulunu, AKP yönetimini ben kontrol edeceğim ve denetleyeceğim. Benim düşüncelerimin ve görüşlerimin dışına kimse çıkamaz, kimse irade belirtemez”
Başbakana göre daha donanımlı olan Davutoğlu, bu tür baskılara, kontrole, emanetçi olmaya, devamlı emir ve direktif almaya rıza gösterir mi? Gösterirse nereye kadar gösterir, sabrı ne kadardır?
S. Başbakan ve AKP yönetimi, “Açılım süreci” adı altında Güneydoğu’dan devleti ve TSK’yı çekmiş ve bölgeyi KCK ile PKK’nın kontrolüne vermiştir.
Konyalı bir Türk olan S. Davutoğlu, bu durumu içine sindirecek mi? Sindirecekse bunu Konya’ya ve Anadolu’ya nasıl izah edecek?
Bu ve buna benzer sıkıntıları S. Davutoğlu görmüş olacak ki, ilk günkü açıklamasında, “Bana böyle bir onurlu görev verildi. Onurlu olduğu kadar da zahmetli ve riskli bir görevdir” endişesini belirtmiştir.
Bu ve bunun gibi onlarca sorunun cevabını, 28 Ağustos’tan sonra, resmen Başbakanlığa atandığında; oluşturacağı Bakanlar kurulu listesiyle de görmüş olacağız.
Gerçekten de hemşehrimin işi zor. Sorunlar yumağına dönen bir Türkiye ve “Ben her işe karışacağım” diyen bir Cumhurbaşkanına rağmen nasıl bir Başbakanlık yapacak?
O’da S. Gül gibi, bir varlık ve irade gösteremeyecek mi,” bunları da ben yaptım” diyecek eserlere imza atamayacak mı? Gül gibi zamanı gelince de bir kenara bırakılacak mı?
“Kişi o dur ki, koya bir eser, Eseri olmayanın yerinde yeller eser.” S. Davutoğlu bu sözü iyi bilir.
Hemşehrimin başarılı olup olmayacağını; ilk otuz günlük icraatlarına bakarak söyleyebileceğiz. S. Davutoğlunu tebrik edip kutluyor ve aziz Türk milletine başarılarla dolu bir vermesini bekliyoruz.
Esen kalınız.