Fıkra bu ya! Eşek ile kurt karşılaşmışlar. Ortalık güllük güneşlik! Her yan yemyeşil çimenlerle kaplı. Kelebekler uçuşuyor, börtü böcek çimenden çimene, çiçekten çiçeğe, daldan dala gezip durmaktalar.
Kurt seslenmiş eşeğe:
-Ne güzel bak yemyeşil çimenler her yanı kaplamış.
Eşek itiraz etmiş:
-Ne yemyeşili bütün çimenler sapsarı.
Kurt hayret etmiş.
-Yahu eşek! Sen gerçekten de bu yemyeşil çimenlere sarı mı diyorsun, gözlerin mi kör oldu?
Eşek kendinden emim bir eda ile
-Ne münasebet, gözlerimde iyi görür. Asıl sen kendi derdine yan. Sapsarı çimenleri yeşil gördüğün için.
Kurt şüphelenir. Şöyle etrafa detaylı bir şekilde bakar. Ama her yan yemyeşil çimen kaplıdır.
Kendinden emin bir şekilde:
-Eşek senin ya gözlerinden ya da beyninden bir sorunun var. Bu yemyeşil çimenlere sarı dediğin için.
Eşek ile kurt bir türlü anlaşamazlar.
Yörenin kralı aslana danışmaya giderler.
Aslan her ikisini de dinler, dinler ve
-Kurt sen haksızsın, eşek haklıdır. Onun için sana üç gün hapis cezası veriyorum. Bu değerli eşeği üzdüğün için.
Kurt karara inanamaz. Aslanın yanına sokulur.
-Sayın Aslan kral yoksa sende mi çimenlerin sarı olduğuna inanıyorsun?
Aslan kendinden emin:
-Hayır elbette çimen yeşildir.
Kurt şaşkınlıkla:
-Öyleyse neden bana bu cezayı verdiniz?
Kurt son noktayı koyuverir.
-Bir eşekle tartıştığın için.
Son söz: Eşeklerle tartışmayın; emeğinize, zamanınıza yazık edersiniz. Sarıdır deyin işi bitirin.
Esen kalınız.