Nazım Peker
Nazım Peker

Camilere Gitmek Neden Azaldı?

Bilindiği gibi camiler, Müslümanların topluca günde beş vakit namaz kıldıklar ibadethanelerdir. Cuma ve Bayram namazlarını da topluca camide kılarlar.

Camiler, sade ibadet yeri olmaktan ziyade, Müslümanları aydınlatan, uyaran özetle İRŞAD eden mekânlar olarak bilinir.

Müslümanlar, toplumu, çevreyi, bireyi ilgilendiren her konuda: uyarılan, ikaz edilen, yol gösterilen yerler olarak bilirdi camileri.

Oralarda zina ve zinanın ne kötü günah olduğu,

Oralarda faiz ve faizin ne kadar zararlı olduğu,

Rüşvet ve yolsuzluğun, toplumu kemiren bir günah ve İslam’da yasak olduğu,

Soru çalmanın, soruları bir guruba vermenin en büyük kul hakkı olduğu,

İdarecilerin, yanlış icraatlarının ne kadar tehlikeli olduğu… Gibi konular anlatılırdı.

Son yıllarda bunlardan vaz geçildi.

Müslümanlar, sahabenin ve bir kısım din büyüklerinin, cemaat önderlerinin hayat hikâyeleri ve sözleri ile uyutulmaya başlandı.

Artık okuyan ve yazan bir Türkiye profili var. Diyanet İşleri Başkanlığının bunlardan haberi mi yok, yoksa işine böyle mi gelmekte?

Artık Türk insanı, camide ve din adamında bulamadıklarını kendisi bizzat aramakta ve bulmaktadır. Eski masallara karnı tok artık.

Son on yıldır, Polislik sınav soruları çalınmakta; Diyanetten ve camilerden ses çıkıyor mu?

Son on yıldır, Hâkim ve savcılık soruları çalınıp bir guruba verilmekte; Diyanetten ve camilerden ses çıkıyor mu?

Son on yıldır, her türlü öğrenci seçme ve yerleştirme sınavlarında, KPSS sınavlarında bir problem bir aksaklık çıkmakta; Diyanet ve camilerden ses çıkıyor mu?

Son on yıldır, akıl almaz bir yolsuzluk ve rüşvet skandallarıyla ülke çalkalanmakta; Diyanetten ve camilerden ses çıkıyor mu?

Son on yıldır, çocuğa cinsel tacizler, kadına şiddetler arttı; Diyanetten ve camilerden ciddi manada bu konuda tek ses çıktı mı?

Son on yılda, İslam’ın zinaya yaklaşmayın (Yapmayın değil) dediği ZİNA yasa ile serbest bırakıldı; Diyanetten ve camilerden ses çıkıyor mu?

Son on yıldır, kamuda aşırı bir savurganlık, uçak ve araç, lüks seyahat saltanatı yaşanmakta; Diyanetten ve camilerden ses çıkıyor mu?

Son on yıldır, her türlü kamuya memur ve işçi alımlarında, adam kayırma ve torpilden bahsedilmekte; diyanetten bu konuda hiç ses çıkıyor mu?

İslam adı altında nice sapkın kuruluşlar, “allahüekber “narasıyla kelleler kesmekte, terör estirmekte, kadınların ırzına geçmekte; Diyanetten ve camilerden gür bir ses çıktı mı?

Suriye’den gelen hayvanların kurban olamayacağını, sakız çiğnemenin fetvası için yarışan Diyanet ve camilerin, söz konusu; yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma, sınavlarda yolsuzluk, zinanın serbest bırakılması ve patlaması, töre cinayetleri, domuzun kasaplık hayvan sayılması, alın terinin gaspı, devlet kademesindeki aşırı savurganlık, yolsuzluk, rüşvetin, faizin artması, şans oyunlarının bollaştırılması, toplumun yöneticilerce kamplaştırılması, vatanın “çözüm süreci” adlı maskaralıkla bölünmeye götürülmesi gibi konularda neden sesleri çıkmıyor?

Diyaneti kuran Atatürk’e bile mübarek günlerde bir Fatiha gönderiyorlar mı? Oysa Atatürk, Diyanet İşleri Başkanlığını kurarak, din adamlarına bir statü vermiş onları dilenmekten, muhtarın ve köy ağasının ağız kokusundan kurtarmıştı. Bu nankörlük niye?

İnsanlar neden ve niçin camiye gitsinler? Onlar duymak istediklerini duyamadıktan sonra! Meraklarına cevap alamadıktan sonra! Ülke yaşanamaz bir konuma gelirken diyanetten ve camilerden hiç ses çıkmazken.

Vaazlarda, Allah kelamı dururken, hadislere ve kimi imamların sözlerine ağırlık verilirse; İslam’ı anlamada Kuran yetersiz mi sorusu akla gelmez mi? Bizzat Kuran; “Siz Allah sözünün yanına başka sözler mi şahit aramaktasınız?” demiyor mu?

Acaba camilerimiz, toplumu ve bireyi aydınlatmada, uyarmada çağın çok mu gerisindeler? Yaptıkları vaz ve nasihatlarla toplumun gereksinimlerine cevap verebiliyorlar mı?

Korkak, pısırık, görmeyen, duymayan ve söyleyemeyen, siyasi iktidarın ağzının içine bakan bir Diyanet ve camiler, topluma cazip gelmemekte. Yoksa toplum, Diyanetin ve camilerin siyasallaştığı algısını mı hissetmekte?

İnsanlar camilere neden gitmiyorlar?” Sorusunu, Diyanetin ve camilerin de kendilerine bir sormalarında ülkemiz ve geleceğimiz açısından büyük yarar vardır diye düşünmekteyim!

Sürçü lisan etiysek af ola! Maksadımız üzüm yemektir. Saygınlığını kaybetmek üzere olan O, kutsal camia ve hizmetlerin, eski saygınlığına tekrar kavuşmasını istememdir.

26 Eylül Cuma günü Konya Alaaddin Camii’nde bir dostumun, “Benim için camide beş vakit namaz kılmak bitmiştir. Evimde kılıyorum. Hocaların siyasi konuşmalarından ve masal anlatmalarından bıktım artık” demesi beni ziyadesiyle üzmüştür. Neden insanlar böyle düşündürülmekte? Diyanetin artık silkinmesi ve İslâmi gerçekleri haykırması gerekmiyor mu?

Esen kalınız.   

NOT: Kurban Bayramı’nın siz değerli okurlarıma, yazdığım sitelerin yönetici ve elemanlarına aziz Türk milletine, İslam âlemine huzura, barışa, sevgiye, mutluluğa ve hoşgörüye sebep olması dileklerimle Bayramınızı en kalbi duygularımla kutluyorum. N. P

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!