Nazım Peker
Nazım Peker

Bir Avuç Kömür İçin Sönen Ocaklar

Türkiye, ihmaller ve tedbirsizlikler konusunda dünya üçüncüsü, Avrupa birincisi.

Soma bir tesadüf müydü?

Asansör kazası bir tesadüf müydü?

Ermenek bir tesadüf müydü?

Bu ve bunun gibi olayları çoğaltmak ve saymak mümkündür.

Her ne hikmetse; bu kazaların olduğu işletmelerin ekserisi AKP mensupları ya da AKP’ye destek verenlerden çıkmakta!

Soma’da toprağa gömdüğümüz 301 vatan evladı için, dönemin Başbakanı S. Erdoğan, “Bu tür kazalar ve ölümler bu işin fıtratında var” diyerek yüreklere su (!) serpmişti.

Aynı Erdoğan, Ermenek felaketinde, “Burada bir ihmal varsa devlet bunun hesabını sormalı” dedi.

Demek ki, yere ve zamana, duruma göre konuşmak, S. Erdoğan’ın bir özelliği.

S. Erdoğan’ın bu alanda da keskin bir –U- dönüşüne şahit olduk.

S. Erdoğan’ın bu sözüne bütün kalbimle inanmak istiyorum. Fakat inanamıyorum ve samimi de bulamıyorum.

Çünkü bu konuda S. Erdoğan’ın geçmişi güven vermiyor.

Her açıkladığının, her itirazının ardından tam tersi yüz seksen derece dönüşleri hafızalarımızda taptaze durmaktadır.

Toprağın 350 metre altında kalan bir vatan evladı işçimizin hanımı: “Önce ekmeğimizi aldılar. Şimdi de canımızı aldılar. Üç aydır maaşımızı vermediler. Eller bayram yaptı biz yapamadık. Eller kurban kesti biz kesemedik. Her şey zengine göre hazırlanmış. Fakirin yaşama hakkı da yok!” diye feryat edip isyanlarda.

Bu isyana bu feryada bırakın Müslüman’ı insan olanın yüreği parçalanmaz mı?

Acaba bu felaketler, girmek için yırtındığımız AB ülkelerinde olsa o bakanlar, o cumhurbaşkanları o başbakanlar gayet sakin, gayet pişkin halkın huzuruna çıkabilirler miydi?

O yöneticiler, hâlâ o koltuklarında oturup pişkin pişkin açıklamalarda bulunabilirler miydi?

S. Kılıçdaroğlu soruyor, “Neden öldükten sonra geliyorsunuz da, ölmeden önce gelmiyorsunuz, gereken önlemleri almıyorsunuz? Gerçekten Türkiye’de bir hükümetin olduğuna ve bizi kimlerin yönettiğine akıl erdiremiyorum” derken haksız mı?

Birkaç yandaşın zengin olması ve havuz medyalarına maddi destek sağlamak için, neden insan güvenliği göz ardı edilmekte?

Bu feryatlar, bu isyanlar, azıcık vicdanı olanların uykularını kaçırmaz mı?

Uykularımız kaçmıyorsa kendimize bir soralım; “Vicdan sahibi miyim? Yüreğim neden sızla mı yor?” diye.

Acaba bu tür felaketler; Mozambik’te, Uganda’da, Özbekistan’da, Japonya’da da oluyor mu?

Batı ülkelerini saymıyorum.

Çünkü onlar Müslüman değiller!

Bir avuç kömür için bu canları toprağa gömmek, hangi insanlığa sığmakta?

Dul kalan hanımların, yetim kalan yavruların, yüreği yanan ana-babaların ahını kim yüklenecek?

Bu “AH”lar sizlerin vicdanını sızlatmayacak mı? Yatağınızda rahatça uyuyabilecek misiniz?

Devlet, beyanat vermez gereğini gerektiği gibi yapar. Ama nerde o anlayış; kul ve biat zihniyetli olanlardan, bir şeyler beklemek hayaldir, boştur.

Deveni sağlam bağla, sonra Allah’a güven” diyen kültürün neresinde FITRAT var?

Esen kalınız.

NOT: Ermenek’te 350 metre yerin altında kalan emekçilerimizin sağ salim kurtulmaları için Allah’a dua edip-yakarmaktayım. Ailelerine de sabrı-celil diliyorum

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!