Batı, özellikle de İngiltere dünya nizamına da, dünya siyasetine de yön verir. İngilizler, dış politikalarında hiçbir zaman altını kalınca çizdikleri bir siyaset takip etmezler; kaypak, kaygan, güne ve zamana, İngiliz çıkarlarına uygun politikalar takip ederler.
Onun içindir ki İngilizler bütün antlaşmalardan hep kârlı çıkarlar. Ufacık bir ada ülkesi olan İngiltere, yıllarca üstünden “GÜNEŞ BATMAYAN “ülke olarak kaldı ve anıldı.
Hatta bizde bir laf vardır; “İngiliz bıçağı gibi” diye. İngiliz bıçakları hem giderken keser hem de gelirken keser; iki taraflıdır.
Batı daima soğukkanlıdır. Öfke ile iş yapmazlar. Her yapacakları işin mutlaka bir başka A-B-C-D-E-F planları vardır. Biri tutmazsa, biri olmazsa öbürlerini uyanını mutlaka devreye sokarlar.
Öfke ile kalkıp ziyanla oturmazlar.
Yürümeyen ata bile bir tutam ot sarkıtırlar. Zavallı at, ota ulaşacağım ümidiyle şuursuzca yürür de yürür. Ama asla ota ulaşamaz ve otu yiyemez.
İşte Batı siyaseti budur.
Güneyimiz ateş çemberi. Suriye ve Irak, yine Batı’nın oyunu ile bir bilinmeze yol almaktadır. Durumun vahametini gören Irak ve Suriyeliler; yeni ve güvenilir yerler bulmak adına ülkelerini terk etmekteler.
Bu terklerden en olumsuz etkileneni Türkiye’dir. Resmi rakamlar göre üç milyon, resmi olmayan rakamlara göre beş milyona yakın sığınmacı ülkemizde yaşamaya çalışmaktadır.
Bu insanların maddi ve sosyal yükünü Türkiye omuzlamaktadır. Türkiye’de yardıma muhtaçtır. Bizim durumumuz da; “Ne umuyorsun bacından, bacında ölüyor acından” misalidir.
Asgari ücrete bile kaynak bulamayan, dokuz takla atan bir konumumuz var. Türkiye’de kalan sığınmacıları Avrupa istemiyor. Bunun sadece ekonomik nedenleri yok; sosyal nedenleri önemli. Onun için bize ahlaksız rüşvet teklif etmekteler. Beş yıl içinde üç milyar EURO vererek bu sığınmacıların gelecekteki sosyal sıkıntılarını da bize kakalamak istemekteler.
Neyin karşılığı? Üç milyar EURO ve Şengen vizesinin yumuşatılması karşılığı
Değer mi?
Bizim yöneticilere göre değer. Çünkü bizimkiler, bunları iç politikada oy malzemesi olarak kullanacaklar.
Oysa düşünmezler ki bu beş milyon insanın bu ülkede ileride açacakları sosyal yaraları ve olumsuzlukları.
Batı her politikasını; kendi çıkarları ve kendi gelecekleri için ayarlar ve uygular. Hiçbir konuda, kesin OLUR ya da OLMAZ demezler; GEREKEN yapılacak derler. Gereken ise Batı’nın çıkarlarıdır.
Siz herhangi bir Batı ülkesinin, Esad için kesin olarak; GİTSİN ya da KALSIN dediğini duydunuz mu?
Bizimkiler gibi her hıyarım diyene bir tutam tuz atanı gördünüz mü?
Politika odur ki, zülfi yâre dokunmadan yâr zülfine dokunmaktır. Bizim acilen BATI siyasetini öğrenmemiz şarttır.
Bilmem anlatabildik mi?
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı