Nazım Peker
Nazım Peker

Başbakan Kime Rest Çekti; Neden?

S. Başbakan’ın, hesabını vereceği onlarca yolsuzluk dosyaları mevcut. Bunların bir kısmı ZAMAN aşımı, bir kısmı RAHŞAN affından, bir kısmı TAKİPSİZLİK gibi nedenlerden düşseler de Başbakan’ın yargılanmasını gerektiren daha onca dosyaya; Anayasa’ya rağmen “TRT6” suçu ile Kürtçe Enstitüler gibi yeni dosyalarda eklenince işi epeyce zor.
 
Ben olsam uykularım kaçar. Elbette Başbakan’ın da( Her ne kadar efelense de) uykuları kaçmaktadır. Bunlardan sıyırmanın tek yolu; Cumhurbaşkanı olabilmektir. Çünkü orada sadece; VATANA İHANET gibi ispatı zor bir suçlamadan dava açılabilmekte!
 
Ayrıca, girdiği bütün seçimlerden oylarını artırarak çıkan bir Başbakan’ın “CUMHURBAŞKANLIĞI” en doğal hakkı gibi görülmektedir. AKP’yi başarılara taşıyan (kimseler itiraz etmesin) Başbakan’ın hitabeti ve siyaset üslubudur.
 
Son zamanlarda ortaya çıkan iç ve dış politikalardaki başarısızlıklar, durumu biraz zorlaştırmaktadır. İflas eden Suriye politikası, eğitimde alınan yanlış kararlar, ekonomideki darboğaz, yapılan insafsız zamlar, işçi, memur, emeklinin yanı sıra çiftçilerin de ekonomik zorluklarla boğuşması, ne olduğu hâlâ bilinmeyen, içi doldurulamayan “KÜRT SORUNU ve KÜRT AÇILIMI” Başbakan’ı ve hükümeti sarsmakta. Başbakan bunları bilip görmekte; eğer ki ANAYASA değişikliğini başaramayıp, Cumhurbaşkanı seçilme işini parlamentoya veremezse, halkın önüne konacak” Buyurun Cumhurbaşkanınızı Seçin” sandığında işin hiçte sanıldığı kadar kolay olmadığını S. Başbakan adı gibi bilmekte.
 
Başbakan ve onu sevenler, son günlerde S. GÜL’den şunu ısrarla istemekteler; çık ve deki, “S. Başbakan Cumhurbaşkanlığına aday olursa ben kesinlikle aday olmam.” S. Gül’de bunu yapmıyor. Yapmamakla da kalmıyor ve son aylardaki hareketleriyle kamuoyuna iyi GÜL, daha demokrat GÜL imajı vermeye çalışıyor. Bu da Başbakanı fazlasıyla tedirgin ediyor. Bütün şartlar, S. Başbakan’ın Cumhurbaşkanlığına giden yolda engeller olmaya başladı. 
 
En son 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarındaki “BARİYERİ KALDIRTMA” krizi S. Başbakan’ı oldukça öfkelendirmiş bulunuyor. Söylentilere göre S. Gül, bir gün önce Ankara Valisini çağırarak kutlamacılara daha demokrat ve daha nazik davranılması konusunda telkinlerde bulunması; Başbakan’ı iyice çıldırtmışa benziyor ki, “ÜLKEYİ ÇİFT BAŞLI YÖNETMİYORUZ!” çıkışını yapmak zorunda kalmıştır.
 
Bu çıkış, düpedüz S. Gül’e “ Eeee yetti artık! Haddini bil, sınırlarını aşma!” tehdidinden başka ne anlama gelir?
 
Çünkü manzara çok kötü idi. Ellerinde şanlı Türk bayrağı ve Atatürk posterlerinden başka bir şey olmayan kutlamacıların üzerine panzerlerle gidilmesi, bariyerlerle barikat kurulması, coplarla, biber gazları ve tazyikli sularla müdahale edilmesi istenen görüntü değildi.
 
Elbette böyle bir görüntünün kaldırılması da güzel bir davranıştı. S. Başbakan “KALDIRIN” emrini ben vermedim demekte. Demek ki Başbakan, o işkence ve zulüm tablosunun uygulanmasından yana imiş. Demokrat bir başbakana bu tür “intikam” davranışları yakışıyor mu? Halk buna ne der?
 
İşte S. Başbakan’ın da rahatsız olduğu yer burası. Gül: “VATANDAŞ YÜRÜSÜN- KAOS ÇIKMASIN” derken S. Başbakan, “BARİYERLER KALKMASIN, BİBER GAZINA VE SUYA DEVAM” demesi kime ne kazandırır, kime ne kaybettirir? Bunu aklı başında herkesler bilmez mi?
 
Ve bütün Türkiye gördü ki, vatandaş yürürse ne barikat, ne gaz, ne su vız geliyor.
 
S. Başbakan oldukça sıkıntılı ve endişeli. Hayallerini süslediği Cumhurbaşkanlığının ellerinden sabun gibi kayıp gidecek olmasını hazmedemiyor, içine sindiremiyor.
 
Fırça da bunun dışa yansımasıdır. Görelim bakalım sayılı günler tükendikçe daha nelerle karşılaşacağız; Dostluklar çıkar üzerine oluştuğu sürece. Kazanan daima ülkem ve cumhuriyet olsun!”
 
Esen kalınız

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!