Türkiye, bu hükümet ve S. Başbakan sayesinde resmen ve alenen ikiye bölünmüştür. Medyası, insanları, yargısı, emniyeti, düşünürleri hep iki parçalı!
Biz bu noktaya nasıl geldik/getirildik?
Sevgili okurlarım! Gündem; yolsuzluk-ihaleye fesat karıştırma- kara para aklama operasyonları ile sarsılmakta. İş sadece Ali Ağaoğlu, birkaç müteahhit, bir iki bürokrat, İranlı iş adamı ile kalsa mesele yoktu.
Soruşturmanın ve suçlamanın boyutu, bakan ve bakan çocuklarına kadar uzanınca işin rengi değişti. Başbakanın da rengi değişti. “Biz yolsuzlukları önledik, hortumları kestik, bu milletin hakkını yedirtmeyiz” diye övünen bir iktidarın, böylesine büyük bir yolsuzluğun içinde olması suçlaması herhalde hazmedilecek bir konu olamasa gerek.
Kovuşturma, nitelikli suçlara girmekte, çeteleşmeye kadar uzanmakta.
Aylar önce, CHP’li Muharrem İnce’nin, “Bakan çocuklarının zenginleşmesine bakın yolsuzlukların boyutunu görürsünüz” açıklaması resmen doğrulanmış oluyordu.
Başbakan ve Bakanlar olanlardan hem habersiz hem de çok şaşkındılar. İç İşleri Bakanı’nın, “Kovuşturma emrini ben verdim” beyanının yalan olduğu; İstanbul Valisinin olaylardan haberinin olmadığıyla ispatlanmış oldu.
Her konuda, Balyoz’da, Gezi eylemlerinde ki haşin tutumlarıyla hatırlanan polisler için, “Polisimiz DESTAN yazdı” diyen Başbakan bu konu da Konya’da, “Konu yargıya intikal etmiştir. Söylenecek pek bir şey yok” demesi hangi ruh halinin sonucudur?
Oysa Başbakan’dan “Bu bir rezalettir, bu aziz millete atılmış bir kazıktır. Ucu nereye giderse gitsin. Sonuna kadar kovuşturulsun!”demesini beklerdik. Yoksa işin öbür ucunda usta mı var?
Kaldı ki, Kara Para Aklama yolsuzluk dosyalarının beş aydır S. Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, İçişleri Bakanının masalarında olduğu da söylenmekte. Neden gereğinin yapılması için bir emir verilmemiş?
Şimdi bu işi soruşturan beş Emniyet Amiri, apar topar görevden alınmıştır NEDEN?
Ben yaşım itibariyle, bugüne kadar böyle bir alınmaya şahit olmuş değilim..Dere geçerken at değiştirilir mi?
Bu çete ve yolsuzluk operasyonu da, “Deniz Feneri” kazasına mı uğrayacak? Onun da savcıları görevden alınmış ve haklarında da soruşturma açılmıştı. Acaba bu soruşturmaya “EVET” diyen savcılarda görevden alınacaklar mı?
Hakan Fidan’ı özel yasa ile koruyan, devletin harcamalarını; Sayıştay Raporlarını devre dışı bırakarak kurtaran, Deniz Fenerini; savcılarını alarak ört-bas eden hükümet, bu olayı nasıl kapatacak?
Benim şahsen aklıma şu soru geliyor; madem S. Başbakan, “Bizim Allah’ımız var, biz milletten alıyoruz gücümüzü” demekte öyle ise kendinizin atadığı Emniyet Amirlerini hangi korku ve telaşla görevlerinden almaktasınız NİÇİN?
Soruşturmanın selameti için, Emniyet daire müdürlerini görevden alıyorsunuz da,aynı soruşturmanın sağlık olabilmesi için ilgili bakanları neden görevden almıyorsunuz?
Eğer ağzınız kokmuyorsa, eğer kendinize güveniniz tamsa; neden şaibeli ve soru işaretli işlere kalkışmaktasınız?
O amirler aptallar mı ki? O belgelerin, kasetlerin birer nüshalarının ellerinde olamadığı ne malum? Yarın Taraf’ta çarşaf çarşaf yayınlanmayacağından nasıl emin olabilirsiniz?
Başbakan, bu soruşturmayı başlatan Emniyet Amirlerini görevden almakla en hatalı, en şaibeli, en soru işaretli işini yapmış oldu. Şuna inandım ki, gerçekten de Başbakanı birileri bitirmeye çalışıyor. Hiç öyle olmasaydı böylesine bir hayati hatayı yaptırırlar mıydı?
Neden ve niçin sorularının ardı arkası kesilecek mi? Diyelim ki, kapattınız, vicdanınız rahatlayacak mı?
BU olayların bir başka yönü de; her iki tarafında rögar kapaklarını açtığıdır ki, Türkiye’nin pis kokulara boğulacak olmasıdır.
Son söz olarak; Geçmişinizin karanlığı, sizin gölgenizdir. O gölge siz bitene kadar sizi takip eder.
Bu ne korku ki; asker hükümeti, basın, düşünür, yazar-çizer hükümeti yıpratmakla suçlanmakta hep.. Söyler misiniz Allah aşkına sizi yıpratmamak için neleri yapmamalıyız?
Macun tüpten çıkmıştır. Türkiye bağırsaklarını temizleyecek, safralar atılacak
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı
