Terör olayları iyice azıttı… Nerde ne zaman yapılacağını biz vatandaşlar kestiremez olduk. Bu işin üstesinden gelmesi beklenenler ise” Kış uykusundalar”. Her terör saldırısı sonrası, “Birlik ve dirliğimizi bozamayacaklar…”, “Terör bizim değil biz terörün üstesinden geleceğiz.”, “Kanları yerde kalmayacak”, “suçlular bulunup en ağır ceza ile cezalandırılacak” gibi artık kabak tadı veren beylik ve klişeleşmiş açıklamalardan öte bir şey yapmıyorlar/yapamıyorlar.
Oysa Sayın cumhurbaşkanı bir konuşmasında, “Vatandaş size ne diye oy veriyor? Benim mal ve can güvenliğimi sağla diye değil mi? Öyleyse vatandaşın mal ve can güvenliğini sağlamak devletin işidir, hükümetlerin görevidir.” demiştir.
Gel de bu konuşmayı onama, altına imzanı atma…
Ama nerdeeeeeeeeeee Yürekler yanmakta, insanımız terör saldırılarında ya hayatlarını ya da uzuvlarını kaybetmekte…
Son birkaç yıldır da her terör olayından sonra, ya Başbakan’ın ya da Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında genellikle de Beştepe’de “Terör zirvesi” yapılır oldu.
Zirve sonrası, “Teröre karşı her türlü önlemi aldık/alıyoruz. Terörün beli kırıldı. Bizi bölmek için iç ve dış güçlerin bir oyunuyla karşı karşıyayız. Birlik ve dirliğimizi kimseler bölemeyecekler.” Temennisi şeklinde güya yüreklere su serpen bir açıklama yapılır.
Sonuç????
Bizim oralarda bir laf vardır, “Bal yapmaz arı” diye…
Arı her gün kovandan çıkar, çiçek çiçek gezer, tekrar kovana döner… Bu iş aylarca sürer. Kovan açıldığında bir de bakarlar ki, gram bal yok…
İşte bu terör zirveleri de o gibi bir şey!
Bizler vatandaş olarak her türlü teröre de terör eylemlerine de karşıyız. Devletimizin ve hükümetimizin bu konuda hem yanındayız hem de tam destekçisiyiz.
Eğer niyetimiz terörü, ciddi ciddi önlemekse; ilk yapılacak iş, devletin kılcal damarlarına kadar yerleştirdiğiniz/sızdırdığınız, sızması için her türlü gayreti gösterdiğiniz imamları (emniyetten, adaletten, okullardan, sağlık kuruluşlarından) ayıklayarak camilere gönderiniz.
Bu alanları da tekrar, vatan ve cumhuriyet sevdalısı liyakatli insanlarla doldurunuz… Birde kevgire döndürdüğünüz sınırlardan gelen üç buçuk- dört milyon insanın parmak izlerini alıp kontrol ediniz. “Benim başörtülü bacım” söylemleriyle bu milleti 36 etnik kimliğe yarıştırma sözlerinizi unutun ve Rabia sembolünden de vaz geçiniz.
Bakın ve görün…
Terör oluyor mu, teröristler eylem yapabiliyor mu?
Bir kere deneyin… Ne kaybedeceksiniz?
Lütfen kuru laflara karnımız tok artık…Biz bal yapan arılar istiyoruz…!
Esen kalınız.