Sosyal medyadan olduğu gibi aldım. Ben de 1965’den beri ülkücüyüm. MHP’den başkasına da silah dayasalar oy vermezdim. Ne oldu da; şanlı MHP, Erdoğan tarafından her türlü hakarete uğrayan Bahçeli, eğitimi, sağlığı, ekonomiyi bitiren, emeklileri süründüren, her türlü milliyetçiği ayakları altına alan AKP’nin şartsız, şurtsuz yanında oldu, işte bunu anlamakta zorlanıyorum.
“İmamoğlu affını istesin” diyen Bahçeli’ye Eski İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı Recep Öztürk’ün cevabı:
İyi dersin, güzel dersin ve de hoş dersin amma… Boş Dersin!
O, senin gibi kralın muhafızı filan değil ki, görevden affını istesin.
Son dönemlerde bolca şahit olduğumuz atanan bakanlardan biri değil ki o, affını talep etsin.
Merkez Bankası Başkanı, TÜİK Başkanı, TÜBÜTAK Başkanı, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı da değil ki şeyhinden , hünkârından affını istesin…
İmamoğlu seçilmiş bir Belediye Başkanı. Af isteyeceği yer, İstanbul halkı. Onunda yolu, seçim yâni sandıktır.
SEN NEDEN KENDİ AFFINI İSTEMİYORSUN?
” Affını istesin ” dediğin kişi, senin Türkiye genelinde aldığın oydan daha fazla oy almış birisi.
25 yıldır MHP’nin başındasın. Hiçbir başarın yok. Neredeyse partiyi bitirdin. Zar zor yürüyorsun, lâkin; görevi bırakmaya hiç mi hiç niyetin yok.
Asıl affını isteyecek olan kişi sensin.
En başta aziz şehitlerimizden!
Sonra da; Türk Milletinden, Türk Milliyetçilerinden, Ülkücülerden…
Sadece affını istemek yetmez!
Af dilemelisin.
Hem de ayaklarına kapanarak bu aziz milletin.
Bilmem af ederler mi ?
İstanbul karla boğuşurken, 25 gün önce organize edilmiş, İmamoğlu’nun İngiliz sefiri ile olan yemekli randevusunun hesabını soruyorsun.
” Orada ne konuşuldu? Bir protokol tutuldu mu? ” diye soruyor.
Aynı soruyu, Yunan Başbakanı ile Trump’la, Putin’le, Joe Biden’le yaptığı ikili görüşmelerde, neler konuşulduğuna dair hiçbir protokol tutturmayan ağababana sorsana. Peki, O’na niye sormuyorsun?
Trabzon mitinginde eline mikrofon verilip, ana muhalefet liderine “hain” dedirtilen 9-10 yaşındaki çocuğun bu davranışını ve orada sergilenen sahneyi normal buluyor ve diyorsun ki;
” Bu çocuk bu duruma nasıl geldi? Ona bakmak lâzım. “
Millet İttifakını HDP ve pkk ile irtibatlandırıyorsun.
Ne çabuk unuttun Habur’u, Apo’nun Diyarbakır meydanında okunan mektubunu, Megri Megri okunuşunu,
İhânet sürecini, hendek kazılmalarına karşı iktidarın sessizliğini, Oslo’yu, Dolmabahçe’yi, Apo’nun TRT’ de okunan mektubunu, Osman Öcalan’la TRT de yapılan söyleşiyi ve daha nicelerini…
Ve bütün bu gaflet veya ihanetin sebep olduğu yüzlerce vatan evladının genç yaşta toprağın kara bağrına düşüşünü ne çabuk unuttun!…
Esasen o çocuğu ve bir nesli siz bu hâle getirdiniz!
Sen ve O!…
Sizin o küfürbaz, aşağılayıcı, ötekileştirici, ayrıştırıcı ve bölücü diliniz…
O çocuğun dili, sizin diliniz.
Orada konuşan o değildi, sizdiniz!
Övünün eserinizle! …
Eski İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı.
Recep ÖZTÜRK.
Sosyal medyadan olduğu gibi aldım. Ben de 1965’den beri ülkücüyüm. MHP’den başkasına da silah dayasalar oy vermezdim. Ne oldu da; şanlı MHP, Erdoğan tarafından her türlü hakarete uğrayan Bahçeli, eğitimi, sağlığı, ekonomiyi bitiren, emeklileri süründüren, her türlü milliyetçiği ayakları altına alan AKP’nin şartsız, şurtsuz yanında oldu, işte bunu anlamakta zorlanıyorum.
Esen kalınız.