AKP ve S. Erdoğan, iktidarlarının ilk yıllarında AB’ye girmeyi hedef yaptılar. Bu uğurda İslam düşmanı Papa Innecount’un heykelinin altında katılım ve ortaklık belgesini imzaladılar. Ankara’da güpegündüz 101 pare havai fişek patlattılar. Sanırsınız ki, Avrupa fethedildi. Fatih’in de şerefine kutlama yapıldı.
Aradan yıllar geçti. Ha girdik ha giriyoruz tesellisiyle seneler uçup gitti. Bizden sonra haritada yerini dahi bilemediğimiz nice ülkeler AB’nin üyesi olup çıktılar. Fransa ve Almanya’nın kimi yetkilileri, “Biz Türkleri AB’de görmek istemiyoruz” açıklamalarına rağmen yıllarımızı bu heveste tükettik. Son olarak da beş yıl kimseleri AB’ye almayacağız açıklaması geldi.
Sonuç; kocaman bir hiç!
İsrail’in bir numaralı düşmanı ve hasmı görünümlü Erbakan, İsrail uçaklarına Konya Ovası’nda eğitim imkânı veren antlaşmayı imzalamıştı. Bu antlaşma gereği, İsrail jetleri eğitim uçuşlarını Konya semalarında öğrenip FİLİSTİN’e ölüm yağdırmaktalar.
S. Erdoğan da, İsrail düşmanı ve hasmı görünüyor. Ama göğsünde, “Yahudi Üstün CESARET Madalyası” taşıyan tek Müslüman olarak tarih kitaplarında yerini aldı. İsrail başbakanına “One Minute” diye rest çekti gibi göründü. Sonra da ben “Modaratöre demiştim” deyiverdi. Daha sonrada bunun kurmaca olduğunu öğrendik. Oğlunun gemileri İsrail limanlarına mal taşımakta! Başbakan’ın hayranları ise meydanlarda, “Kahrolsun İsrail” diye haykırmakta.
Bu ne yaman bir çelişki!
Bir zamanlar S. Erdoğan’ın kankası- dostu Suriye’nin diktatörü Esad bir açıklamasında, “Erdoğan Suriye’deki EMEVİ camiinde namaz kılacağını söylüyor da; neden İsrail işgalindeki Mescid-i AKSA’da namaz kılacağını söyleyemiyor?” demişti.
Yalan mı? Sahi neden Mescidi AKSADA namaz kılmak istemiyoruz?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Ordusu sayesinde var olmaktadır. Ordusunun caydırıcı gücü, devletimizi aziz ve payidar etmektedir. Bu gerçeğe rağmen; AKP iktidarları süresince her yıl ordunun ödeneği azaltılarak gelinmiş. Buna rağmen Emniyetin yani Polis teşkilatının bütçesi de her yıl artırılarak devam ettirilmiş. Hatta orduya ne alınırsa Polis teşkilatına da aynının alınması bile düşünülmüştür.
Ama gel gör ki, en büyük ihaneti ve kazığı da Polis teşkilatından yemiştir.
“TSK, beni ve hükümetimi bitirecek. Bana ve hükümetime darbe planları yapmaktalar” diyerek şanlı TSK’yı aklınca itibarsızlaştırmaya ve etkisizleştirmeye çalışan S. Erdoğan çareyi yine Orduda aramaktadır. Gizliden destek verdikleri söylenen IŞİD, Türk topraklarını tehdit etmektedir. Üç dilde GÜNAYDIN denilen huzur ve kardeşlik şehrimiz HATAY tedirgindir, huzursuzdur. IŞİD korkusu Hataylıları endişelendirmektedir. Bu endişeden bizleri, şanlı TSK koruyacaktır.
S.Erdoğan, demokratik ve kardeşçe yapmayı istediğimiz CUMHURBAŞKANLIĞI seçimlerini germeye çalışmaktadır. Demirtaş’a laf söylemeye çekinirken; Ekmeleddin Bey’e yüklenmektedir. Farz edelim ki, Ekmeleddin bey Cumhurbaşkanı oldu. S. Erdoğan bu makama nasıl çıkıp görüşecek ve yasa gönderecek?
Ne diyor atalarımız: “ Bakacağın yüze utanacağın sözü söyleme”, “Sıkacağın ele kara sürme!”
Aynı abdestle ömür boyu namaz kılınmaz ki.. Aynı taktiklerden usandık artık.
Esen kalınız.