Benim candan aziz okurlarım! Bir ülkenin hür ve bağımsız olmasının şartlarından birinin de o ülkenin bir HUKUK DEVLETİ olmasıdır.
Elbette siyasiler, seçmenlerine karşı ve kendi geleceklerini sağlama almak için bazı yasal olmayan uygulamaların içine girebilirler, girmeye yeltenebilirler. Bu, hukuksuzluktur.
Bu hukuksuzluğa kim dur diyecek?
Yine HUKUK!.
Anayasa Mahkemesi, son günlerde hükümetin yasal olmayan kimi yasalarına ve uygulamalarına karşı, “Sizin yaptıklarınız hukuksuzdur” deme erdemini gösterdi.
Göstermesiyle de şimşekleri üzerine çekti.
Daha önceleri, “Hukuka neden güvenmiyorsunuz? Bırakın mahkemeler işini yapsın!” demokratlığını gösteren S. Başbakan bastı feryadı, “Siyaset yapmak istiyorsanız cübbenizi çıkarın- Anayasa Mahkemesi’nin bu kararına saygı duymuyorum.”
Neden S. Başbakan?
Önceleri duyuyordunuz, beğeniyordunuz da, şimdi ne oldu?
S. Başbakan Türkiye’yi, hukuksuzlaştırmaya ve polis devleti yapmaya yöneldi.
Bu gayretleri, içte olduğu kadar dışta da tepkilere neden oldu. Stratejik ortakları ABD’den, AB’den ve BM’lerden art arda tenkit, eleştiri ve endişe haberleri geldi.
HSYK’nın yapısının, Yargıtay’ın ve mahkemelerin yapısının değiştirilmesi ve bir HUKUK DEVLETİ olan Türkiye’de HUKUKUN, Adalet Bakanı ile onun MÜSTEŞARININ keyfiliğine bağlanması yasalarının kısmen İPTAL edilmesi AYM’sini Başbakan ve Hükümetinin hedef tahtası haline getirdi.
Ülkede geniş bir uygulama ve haberleşme aracı olan Twitter, Youtube, facebook sitelerinin, “Twittir, mivittir dinlemeyiz kapatırız” mantığıyla kapatılması ve kapatılmasının düşünülmesi herkesi derin endişelere sevk etti.
“Ne oluyoruz, nereye gidiyoruz?”
Kaygı ve endişelerine sebep oldu.
Devreye Anayasa Mahkemesi girdi.
Bu erişim sitelerinin kapatılmasını hukuksuz bularak kaldırdı.
Adalet Bakanı’na verilen yetkileri ve uygulamalarını durdurdu.
“Vay sen misin bunları durduran?” Vay sen nasıl olurda benim tekerime çomak sokarsın?” yollu şikâyetlerle meydana çıktılar.
Vatandaş bilmiyor ya! Vatandaş nasıl olsa anlamıyor ya! Bir mağdur edebiyatı daha yaratılmak istenmekte!
Bu tutar mı?
Umarım devreye asil Türk milletinin izan ve irfanı girecektir.
Bekleyip göreceğiz?
AYM’nin bu kararına eski Yargıtay başkanı S. Selçuk, “Hukuk ahlâki olmak zorundadır. Olmazsa meşruluğunu yitirir. Mahkemenin olası kararını önceden kestirdiği için ivedilikle Anayasa’ya aykırı işlemlerde bulunan Adalet Bakanı, etik bir karar verecek ve durumunu gözden geçirecek midir? Yoksa kararı pişkinlikle sineye mi çekecektir?” açıklamasıyla uygunsuzluğa ve hukuksuzluğa dikkat çekerken.
Bir başka hukuksuz ve ahlaksızlığa da şu sözleriyle açıklık getirmiştir: “Etiğe aykırı görevleri kabul edenler hâlâ o mevkileri fuzuli işgalci olarak işgal edecekler mi?”
Ben, buralara hukuksuz atanan ve görevlerini sürdürecek olanlara da, “Sizler gerçekten de ‘HAYSİYETLİ HUKUKÇU’ musunuz?” diye soracağım.
Demek ki daha Ankara’da HÂKİMLER varmış.
Kızmayın S. Başbakan, Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştirerek, “Bireysel başvuru” hakkını siz getirmemiş miydiniz?
Size naçizane tavsiyemdir: kendinizi düşünerek ve iktidardan hiç gitmeyecek hesabıyla ayarlarını bozduğunuz kurumların ayarlarını derhal düzeltiniz. Ya değilse yarınlar geç olabilir ve o, ayarını bozduğunuz kantara sizde çıkacaksınız!
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı